Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2015/17937 E. 2016/2035 K. 16.02.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/17937
KARAR NO : 2016/2035
KARAR TARİHİ : 16.02.2016

Davacı, sicil numarası ile 5510 sayılı Yasa kapsamında 4/b sigortalısı olduğuna, ile çakışan Tarım Bağ-Kur sigortalılık hizmetlerinin iptaline, çalışmalarının geçerli olduğuna, çakışmalar giderildikten sonra başvuru tarihinden itibaren emekliliğe hak kazandığına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R

Dava, davacının 506 sayılı Yasa kapsamındaki hizmetiyle çakışan 2926 sayılı Yasa kapsamındaki Tarım Bağ-Kur sigortalılığının iptali ile davalı Kuruma yaptığı tahsis talebinin hizmet çakışması giderildikten sonra değerlendirilmesini isteminden ibarettir.
Mahkemece; Dairemizin 20/01/2015 tarih, 2014/1515 E. – 2015/592 K. sayılı ilamı doğrultusunda davanın reddine karar verilmiştir.
Somut olayda; Mahkemece 05/11/2013 tarih, 2012/82 E. – 2013/1080 K. sayılı ilam ile, ” davanın kabulü ile, avacının 01/10/2008 – 28/02/2011, 01/10/2011-13/01/2012 tarihleri arasındaki tescilli Tarım bağ-kur sigortalılığının iptaline, davacının tahsis talebinin kurumca talep tarihi itibari ile yukardaki tespit doğrultusunda değerlendirilmesi gerektiğinin tespitine” karar verildiği, bu kararın Dairemizin 20/01/2015 tarih, 2014/1515 E. – 2015/592 K. ilamı ile, “ 01/10/2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 Sayılı Yasanın 53/1 maddesinde tarım sigortalılıkla bir veya birden fazla işverene bağlı çalışmaların çakışması halinde önceden başlayan sigortalılığın geçerli olacağı düzenlendiğinden 01/10/2008-28/02/2011 tarihleri arasındaki dönem yönünden davacının ilk önce başlayıp halen devam eden sigortalılığının 5510 Sayılı Kanun’un 4. Maddesinin (b) bendi kapsamında sigortalılık olduğundan, 5510 Sayılı Kanun’un 4. Maddesinin (b) bendi kapsamında sigortalığın iptaline karar verilmesi hatalıdır. Öte yandan 6111 sayılı Yasanın 33. maddesi ile değişik 5510 sayılı Yasa’nın 53. maddesinin yürürlük tarihi olan 01/03/2011 tarihinden sonraki dönemde davacının 5510 sayılı Yasa’nın 4/a maddesi gereğince sigortalılığı 30/09/2011 tarihinde sona ermekte olup ziraat odası kaydının devam ettiği 01/10/2011-13/01/2012 tarihleri arasında Tarım Bağ-Kur ( 5510 sayılı Yasa’nın 4/b maddesi gereğince) sigortalısı olarak tescil eden Kurum işlemi yerinde olup mahkemece, 01/10/2011-13/01/2012 tarihleri arasındaki dönem yönünden de 5510 Sayılı Kanun’un 4. Maddesinin (b) bendi kapsamında sigortalığın iptaline karar verilmesi ve böylelikle davanın reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin hatalı olduğu belirtilerek” hükmün bozulduğu, Mahkemece bozmaya uyularak davanın reddine karar verildiği görülmüştür.

Bozma kararına uyma usulü kazanılmış hak doğurur ise de, usulü kazanılmış hakkı ortadan kaldıran yeni bir içtihadı birleştirme kararının çıkması, geçmişe etkili yeni bir yasanın yürürlüğe girmesi, usulü kazanılmış hak gereğince uygulanması gereken yasa hükmünün Anayasa Mahkemesi tarafından iptali, maddi hataya dayalı bir bozma kararına uyma gibi durumlar usulü kazanılmış hakkın gerçekleşmesine engel olur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2004/21-298 E. 2004/252 K., 2003/11-277 E. 2003/295 K., 2006/15-275 E. 2006/366 K., 2001/2-430 E. 2001/ 432 K., 2006/4- 519 E. 2006/ 527 K. no’lu kararları da bu yöndedir.
Yargılama esnasında; “04/04/2015 tarihli 6645 sayılı Kanunun 56. maddesi ile 5510 sayılı Yasa’ya eklenen ve 23/04/2015 tarihinde yürürlüğe giren Geçici 63. maddede kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlarla tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan, Kuruma kayıt ve tescilleri yapıldığı hâlde, bu maddenin yayımlandığı ayın sonu itibarıyla 12 ay ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunanların, bu sürelere ilişkin prim borçlarını, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden aybaşından itibaren üç ay içinde ödememeleri veya ilgili kanunları uyarınca yapılandırmamaları hâlinde, prim ödemesi bulunan sigortalıların daha önce ödedikleri primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibarıyla, prim ödemesi bulunmayan sigortalıların ise tescil tarihi itibarıyla sigortalılığı durdurulur. Durdurulan süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmez ve bu sürelere ilişkin Kurum alacakları takip edilmeyerek bunlara Kurum alacakları arasında yer verilmez. Sigortalılıkları durdurulanlardan bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında çalışmaya devam edenlerin sigortalılıkları bu maddenin yayım tarihini takip eden aybaşı itibarıyla yeniden başlatılır.” şeklinde düzenleme getirilmiştir.
O halde, yargılama tamamlanmadan 23/04/2015 tarihinde yürürlüğe giren ve davacı lehine düzenleme içeren 6645 sayılı Yasanın 56. maddesi ile 5510 sayılı Yasa’ya eklenen geçici 63. madde karşısında, Dairemizin 20/01/2015 tarih, 2014/1515 E. – 2015/592 K . sayılı bozma kararı davalı Kurum açısından usulü kazanılmış hak teşkil etmez. Davacının durumunun belirtilen yasa maddesine göre yeniden değerlendirilmesi gerekir.
Yapılacak iş; Uyuşmazlık konusunun 01/10/2008-28/02/2011 ve 01/10/2011-13/01/2012 tarihleri arası sigortalılık sürelerine ilişkin olduğu gözetilerek davacının 2926 sayılı Yasaya (5510 sayılı Yasa 4/b maddesi) tabi sigortalılığa ilişkin olarak yaptığı prim ödemelerinin karşıladığı sigortalılık süresi belirlenerek, 30/04/2015 tarihi itibarı ile 12 ay ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunup bulunmadığını belirlemek, var ise sigortalılığı o tarih itibariyle durdurmak ve bu tarihten sonraki 5510 sayılı Yasa 4/a maddesi kapsamındaki sigortalılığa geçerlilik tanımak, uyuşmazlık konusu süreler için geçici 63. maddenin uygulama koşulları yok ise; davacının, uyuşmazlık konusu dönemde 2926 sayılı Yasa apsamında sigortalı sayılmasına ilişkin kurum işlemi yerinde olduğunu kabul etmek ve şimdiki gibi davanın reddine karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hatalı değerlendirme sonucu hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 16/02/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.