Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2015/16094 E. 2015/21377 K. 30.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/16094
KARAR NO : 2015/21377
KARAR TARİHİ : 30.11.2015

E Y A R G I T A Y İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Zonguldak 2. İş Mahkemesi
TARİHİ : 05/06/2015
NUMARASI : 2014/861-2015/478

Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava, 01.02.2011 tarihli iş kazasında yaralanarak %10 oranında sürekli iş göremezliğe maruz kalan sigortalının maddi tazminat istemine ilişkindir,
Mahkemece, 51.869,43-TL maddi tazminatın olay tarihi olan 01.02.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiştir.
Dosya kapsamından, davacının öncesinde aynı olay nedeniyle, aynı maluliyet derecesine göre aynı davalı aleyhine 1,00-TL miktarlı kısmi maddi tazminat ile manevi tazminat istemli dava açtığı, Zonguldak 1. İş Mahkemesinin 2011/464E.- 2012/297 K. sayılı dosyasında görülen bu davada davacının maddi zararının hesaplanması akabinde 10.05.2012 tarihli karar oturumunda davacı vekilinin “maddi tazminat yönünden miktarla sınırlı kalmak kaydıyla feragat ettiği”, Mahkemenin bu feragat beyanını da dikkate alarak “maddi tazminat davasının feragat nedeniyle reddine, 10.000,00TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline” karar verildiği, bu kararın gerekçe kısmında “davacının olay sebebi ile uğradığı maddi zararın belirlenmesi amacıyla dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, 23/02/2012 tarihli rapor ile davacının 100.805,86 TL kazanç kaybı olduğu, kusurlu kazanç kaybının 55.443,22 TL, geçici iş göremezlik ödemesi mahsubu ile maddi zararın 52.468,08 TL hesaplandığı görülmüştür. Hesap raporunda SGK’ca bağlanan gelirin tüm PSD olan 53.446,26 TL düşülmediğinden, resen mahsup yapılmış olup, neticede davacının maddi zararının bulunmadığı görülmüştür.” açıklamasının bulunduğu, bu kararın taraflarca temyiz edilmesi üzerine yapılan incelemede Dairemizin 01.11.2012 tarih 2012/18419 Esas-2012/18217 Karar sayılı ilamı ile onanmasına karar verildiği, onanan bu dosyadaki davacı yan temyizinin yalnızca manevi tazminatın miktarına ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere hüküm son oturumda açıklanan kısa karar ve gerekçe ile bir bütündür.

Bunun yanında 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 294/1 maddesinde mahkemelerin usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdireceği belirtilmektedir. Bilindiği gibi, hakimin davadan el çekmesini gerektiren, davayı sonuçlandıran kararlarına nihai kararlar denilmektedir. Nihai kararlar, usule ilişkin nihai kararlar veya esasa ilişkin nihai kararlar (hükümler) olmak üzere ikiye ayrılır. Usule ilişkin nihai kararlar, davanın esasıyla ilgili olmayan kararlar olup, başka bir ifade ile mahkemenin maddi hukuk bakımından değil de usul hukuku bakımından verdiği kararlardır (Pekcanıtez, Hakan/Atalay, Oğuz/Özekes, Muhammet: Hukuk Muhakemeleri Kanunu Hükümlerine Göre Medeni Usul Hukuku, 11. Bası, Ankara 2011, s.540). Bu nedenle, mahkemece verilen görevsizlik, yetkisizlik, davanın açılmamış sayılmasına ilişkin kararlar usule ilişkin nihai kararlar olduğu gibi, dava şartı yokluğu nedeni ile verilen, usulden ret kararları (HMK m.115/2) da, usule ilişkin nihai kararlardır. Esasa ilişkin kararlar ise, hakimin uyuşmazlığın esasını inceleyerek verdiği kararlardır(HMK m. 294/1). Yani davada ileri sürülen taleplerin maddi hukuk açısından incelenerek esas bakımından kabul veya reddine ya da kısmen kabul ve kısmen reddine ilişkin kararlardır(Pekcanıtez/Atalay/Özekes: age., s.540). Esasa ilişkin nihai karar ile taraflar arasındaki uyuşmazlık (esastan) sona erer ve hüküm kesinleşince (kesin hüküm ortaya çıkınca), artık o uyuşmazlık (dava konusu) hakkında, aynı taraflar arasında, aynı dava sebebine dayanarak yeni bir dava açılamaz; açılırsa, kesin hükümden dolayı reddedilir (HMK m.303)(Kuru, Baki:Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 2001, Cilt:3, s.3005).
Somut olaya geldiğimizde yukarıda da değinildiği üzere davacı kazalı aynı olay nedeni ile aynı davalı aleyhine öncesinde kısmi maddi tazminat davası açmış, bu kısmi davada alınan hesap raporu ve bu rapora göre Mahkemenin gerekçesinde açıkladığı “SGK’ca bağlanan gelirin tüm PSD olan 53.446,26 TL’nin resen mahsubu ile davacının maddi zararının bulunmadığı” kabulü Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleşmiştir. Hüküm; son oturumda açıklanan kısa karar ile bu kararın gerekçesinden oluşan bir bütün olduğuna göre davacının öncesinde açtığı kısmi davanın gerekçe kısmında açıklanan “SGK’ca bağlanan gelirin tüm PSD olan 53.446,26 TL’nin resen mahsubu ile davacının maddi zararının bulunmadığı” kabulü de Dairemizin onanma kararı ile kesinleşmiştir. Hal böyle olunca davacının 01.02.2011 tarihli iş kazası nedeniyle oluşan maddi zararları kapsamındaki talebinin öncesinde açılan Zonguldak 1. İş Mahkemesinin 2011/464E.- 2012/297 K. sayılı tazminat davasındaki hüküm ile kesinleştiği gözetildiğinde eldeki davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
O halde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine
30.11.2015 gününde oy birliğiyle karar verildi.