Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2015/15141 E. 2015/16914 K. 17.09.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/15141
KARAR NO : 2015/16914
KARAR TARİHİ : 17.09.2015

MAHKEMESİ : Zonguldak 2. İş Mahkemesi
TARİHİ : 07/05/2015
NUMARASI : 2014/1134-2015/310

Davacı, meslek hastalığı sonucu maluliyetinden doğan maddi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

K A R A R

Dava, zararlandırıcı sigorta olayı sonucu sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, 15.738,62 TL maddi tazminatın maluliyet tespit tarihinden itibaren yasal faiziyle davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Dosya kapsamındaki kayıt ve belgelerden; davacı sigortalının sürekli iş görmezlik oranının %13,00 olduğu, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi kusur raporunda meslek hastalığının oluşumunda %59,15 oranında kaçınılmazlık unsurunun bulunduğu, davalının ise %40,85 oranında kusurlu olduğunun belirtildiği, mahkemece bozmadan önce verilen ilk hükümde 12.636,86 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verildiği, iş bu kararın yalnızca davalı tarafından temyizi üzerine, kusur raporu alınmaksızın karar verilmesi nedeniyle bozulmasına karar verildiği, bozma ilamından sonra mahkemece alınan 02/03/2015 tarihli ek hesap raporunda yeniden maddi zarar hesabı yapılması ile davacının 15.738,62 TL karşılanmamış zararı bulunduğunun belirtildiği anlaşılmaktadır.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda “usuli kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin yada tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).
Kazanılmış haklar Hukuk Devleti kavramının temelini oluşturan en önemli unsurlardandır. Kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan yorumlar Anayasanın 2.maddesinde açıklanan “Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir” hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi toplumsal kararlılığı, hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır, belirsizlik ortamına neden olur ve kabul edilemez.
Yargıtay içtihatları ile kabul edilen “usuli kazanılmış hak” olgusunun, bir çok hukuk kuralında olduğu gibi yine Yargıtay içtihatları ile geliştirilmiş istisnaları bulunmaktadır: Mahkemenin bozmaya uymasından sonra yeni bir içtihadı birleştirme kararı (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK) ya da geçmişe etkili bir yeni kanun çıkması karşısında, Yargıtay bozma ilamına uyulmuş olmakla oluşan usuli kazanılmış hak hukukça değer taşımayacaktır.
Somut olayda, ilk karara karşı davacı tarafın temyiz kanun yoluna başvurmaması nedeniyle davalı taraf yararına oluşan usuli kazanılmış hak durumu gözden kaçırılarak, ilk kararda hüküm altına alınan 12.636,86 TL’yi aşacak şekilde maddi tazminata karar verilmiş olması doğru olmamıştır.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 17/09/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.