Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2015/15018 E. 2016/2167 K. 17.02.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/15018
KARAR NO : 2016/2167
KARAR TARİHİ : 17.02.2016

Davacı, yurtdışı çalışma veya çalışmış kabul edilen sürelerin 4/1-a maddesi kapsamında olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalı Kurumun aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, Kurumun 01.08.2006 tarih ve 37073 sayılı işlemine konu 4/1-(b) bendi kapsamında tahakkuk ettirilen yurt dışı çalışma ve çalışılmış kabul edilen sürelerin 4/1-(a) bendi kapsamında geçmiş sigortalılık süresi olarak tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulü ile davacının 14/03/2006 tarihli taahkuk cetveline istinaden 01/08/2006 tarihli boçlanma işlemi için Bağkur kapsamında taahkuk ettirilen yurt dışında çalışılmış gibi kabul edilen sürelerin ev kadınlığı dışında kalan sürelerin 5510 sayılı Yasa’nın 4/1-a kapsamında olması nedeniyle 4/1-a kapsamına aktarılması gerektiğinin tespitine karar verilmiştir.
Mahkeme hükmünde nelerin yazılacağı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesinde belirtilmiştir. Hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait her hangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır. Hatta giderek denebilir ki, dava içinden davalar doğar. Hükmün hedefine ulaşmasını engeller, kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz.
Diğer taraftan, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir.

Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
Somut olayda, mahkemece kurulan hükümde “yurt dışında çalışılmış gibi kabul edilen sürelerin ev kadınlığı dışında kalan sürelerin” açıkça yazılmayarak kararın infazında şüphe ve tereddüt uyandıracak biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 17.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.