Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2015/14241 E. 2015/21473 K. 01.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/14241
KARAR NO : 2015/21473
KARAR TARİHİ : 01.12.2015

MAHKEMESİ : Ankara 11. İş Mahkemesi
TARİHİ : 19/02/2015
NUMARASI : 2009/377-2015/170

Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili ile davalı B.. Ç.. tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillere, kanuni gerektirici nedenlere ile temyiz kapsam ve nedenlerine göre temyiz eden tarafların aşağıdaki bendlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, sigortalının iş kazasından sürekli iş göremezliği nedeniyle manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece; davalı işveren şirket yönünden davanın reddine, davalı gerçek kişiler yönünden kısmen kabulü ile 10.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinden; davacının davalıya ait kafede kasiyer olarak çalışmakta iken olay tarihinde daha önce işten çıkarılan bir işçinin işyerine gelerek davacı ile samimi konuşması üzerine davalı gerçek kişilerce darp edilmesi suretiyle yaralandığı, SGK Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından olayın iş kazası olduğunun tespit edildiği, davacının sürekli iş göremezlik oranının % 0 olduğu, bilirkişi kusur raporunda olayın meydana gelmesinde davalı işveren şirketin % 20, davalı Aşkın’ın % 50, davalı % 30 oranında kusurlu olduklarının tespit edildiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda, dava konusu zararlandırıcı olayın Kurumca iş kazası olduğunun tespit edilmesi ve bilirkişi raporunda davalı işverenin kusuru bulunduğunun belirtilmiş olması dikkate alınarak davalı işverenin de tazminattan sorumluluğuna karar verilmesi gerekirken, hatalı gerekçe ile davacıya yönelik haksız eylemden davalı şirketin tüzel kişi olması ve olayın iş kazası olduğuna dair herhangi bir tespitin bulunmaması nedeniyle sorumlu tutulamayacağı kabul edilerek hakkında davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
3- Gerek mülga B.K’nun 47 ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı T.B.K’nun 56. maddesi hükmüne göre Hakim: ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verebilir. Hakimin manevi zarar adı ile ölenin yakınlarına verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin Duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hakimin takdirine bırakılmış ise de hükmedilen tutarın uğranılan manevi zararla orantılı, duyulan üzüntüyü hafifletici olması gerekir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince alınmamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. ( HGK 23.6.2004, 13/291-370)
Bu ilkeler gözetildiğinde, davacı yararına hüküm altına alınan 10.000,00 TL manevi tazminatın fazla olduğu açıkça belli olmaktadır.
4- İş kazası nedeniyle tazminat alacağı haksız fiile dayalı olup, faiz başlangıcı tazminatı doğuran zararlandırıcı olay tarihidir.
Somut olayda, dava konusu iş kazasının 12.08.2008 tarihinde meydana geldiği, dava dilekçesi ile talep edilen manevi tazminat için olay tarihinden itibaren faiz uygulanmasına karar verilmesinin açıkça talep edildiğinin anlaşılmasına rağmen, Mahkemece hükmedilen manevi tazminat için faize hükmedilmesi doğru olmamıştır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
O halde, temyiz eden tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 01.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.