Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2015/13393 E. 2015/16657 K. 15.09.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/13393
KARAR NO : 2015/16657
KARAR TARİHİ : 15.09.2015

MAHKEMESİ : İstanbul 21. İş Mahkemesi
TARİHİ : 22/04/2015
NUMARASI : 2015/240-2015/193

Davacı, ödeme emirlerinin iptaline, borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava, davacı aleyhine 2015/12977 ve 2015/12987 takip sayılı icra dosyalarından gönderilen idari para cezası borcundan dolayı davalı Kurumca çıkartılan ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece; yargı yolu yanlışlığı nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Davacı hakkında 5510 sayılı Yasanın 102. maddesinde (mülga 506 sayılı Yasanın 140. maddesinde) öngörülen koşulların oluşması nedeniyle idari para cezası tahakkuk ettirildiği, idari para cezasının anılan maddede belirtilen prosedür çerçevesinde kesinleştiği, uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık, idari para cezasının idari aşamada kesinleşmesinden ve özellikle 6183 sayılı Yasa uyarınca borçluya gönderilen ödeme emrinden sonra ” Borçlu olmadığının tespiti ve ödeme emrinin iptali veya istirdat” şeklinde dava açılması durumunda görevli mahkemenin saptanması noktasında toplanmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 5502 sayılı Yasanın 34/a maddesinde; Sosyal sigorta ve genel sağlık sigortası prim gelirleri, idarî para cezaları, gecikme cezaları, gecikme zamları ve katılım payları kurum gelirleri arasında sayıldığı gibi, aynı yasanın 37.maddesinde de süresi içinde ödenmeyen sosyal sigorta ve genel sağlık sigortası primleri, işsizlik sigortası primleri, idarî para cezaları, gecikme zamları, katılım paylarının Kurum alacağına dönüşeceği ve bu alacakların tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci, 102 nci ve 106 ncı maddeleri hariç diğer maddelerinin uygulanacağı, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası kanununun 88. maddesinde de Kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usûlü Hakkında Kanunun 51 inci, 102 nci ve 106 ncı maddeleri hariç, diğer maddelerinin uygulanacağı, Kurumun prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usûlü Hakkında Kanunun uygulamasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde Kurumun alacaklı biriminin bulunduğu yer iş mahkemesi yetkili olduğu,102. maddesinde ise idari para cezalarının ilgiliye tebliği ile tahakkuk edeceği, tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde Kuruma itiraz edilebileceği, itirazın takibi durduracağı, Kurumca itirazı reddedilenlerin kararın tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içinde yetkili İdare Mahkemesine başvurabilecekleri, bu süre içinde başvuru yapılmamış olması halinde idari para cezasının kesinleşeceği, 6183 sayılı Yasanın 55. maddesinde amme alacağını vadesinde ödemeyenlere 7 gün içinde borçlarını ödemeleri için ödeme emri tebliğ olmayacağı, 58. maddesinde kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zaman aşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi itiraz komisyonu (İş Mahkemesi) nezdinde itirazda bulunabileceği, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 101. maddesine göre de bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkların İş Mahkemelerinde görüleceği bildirilmiştir.
Somut olayda davacı, idari aşamada kesinleşen idari para cezası ile ilgili 6183 sayılı Yasa uyarınca yapılan takibin ve ödeme emrinin iptalini istediğine göre; uyuşmazlığın belirgin bir biçimde 5510 sayılı Yasanın 88. ve 6183 sayılı Yasanın 58. Maddesinden kaynaklandığı açık ve seçiktir. Hal böyle olunca, uyuşmazlığın çözüm yerinin İdari Yargı olmayıp, alacaklı Sigorta Müdürlüğünün bulunduğu yer İş Mahkemesi olduğu ortadadır. Öte yandan; işin esasına girilerek, idari para cezasının iptali talebiyle 5510 s. Kanun’un 102. maddesi gereğince İdari Yargı’da halen derdest durumdaki davanın da bekletici mesele yapılmak suretiyle bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacı vekilinin bu yönü amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 15.09.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.