Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2015/1326 E. 2015/21451 K. 01.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/1326
KARAR NO : 2015/21451
KARAR TARİHİ : 01.12.2015

Y A R G I T A Y İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Denizli 2. İş Mahkemesi
TARİHİ : 04/12/2014
NUMARASI : 2012/356-2014/216
Davacı, 06.01.2006- 25.08.2009 tarihleri arasındaki esnaf Bağ-Kur sigortalılığının iptali, bu tarihlerdeki SSK hizmetlerinin geçerli olduğunun tespitine, prim borcunun bulunmadığına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava, 06.01.2006- 25.08.2009 tarihleri arasındaki esnaf Bağ-Kur sigortalılığının iptali, bu tarihlerdeki SSK hizmetlerinin geçerli olduğunun tespiti ile prim borcu bulunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
Somut olayda; davacının şirket ortaklığı nedeniyle 26.04.1994 tarihinde başlatılan esnaf bağ-kur sigortalılığının şirketteki hissesini devrettiğinden 15.02.1995 tarihi itibariyle kapatıldığı, 07.06.2004- 24.05.2011 tarihleri arasındaki . Ltd. Şti. ortaklığı nedeniyle tekrar 07.06.2004 tarihinde başlatılan esnaf bağ-kur sigortalılığının 24.05.2011 tarihine kadar devam ettiği, davacının 15/04/1989- 02/09/2003, 06/01/2006- 04/01/2008, 01/05/2008- 25/08/2009 arası SSK hizmetlerinin bulunduğu, davacının şirket ortaklığı nedeniyle vergi kaydı bulunmadığı, davacının 29.11.2012 tarihli ekstresine göre 30.09.2009 tarihi sonrası prim ödemesi bulunmadığı ve 11.644,39 TL prim borcu bulunduğu anlaşılmaktadır.
Gerçekten davacının tespitini istediği dönemle çakışan ve 2004 yılından itibaren devam eden limited şirket ortaklığı nedeniyle Bağ-Kur zorunlu sigortalılığı bulunmaktadır. Bu durumda yapılacak iş, “çakışan sigortalılık durumunda” hangi kurumdaki çalışmanın esas alınacağını saptamaktır.
Sosyal güvenlik sistemimizde çifte sigortalılığa yer verilmemiş olup “çakışan sigortalılık” olarak adlandırılan, bir sigortalının aynı anda birden fazla sosyal güvenlik kurumuna tabi olması hali, zorunlu sigortalılıkların çakışması halinde yasalarda yer alan düzenlemelerde önceden başlayan sigortalılığa geçerlilik tanınarak, isteğe bağlı sigortalılıkta ise 506 sayılı Yasa’nın 85. maddesi uyarınca malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına isteğe bağlı olarak devam edebilmek için herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna zorunlu ya da isteğe bağlı sigortalı olmamak koşulu arandığından isteğe bağlı sigortalılık ile zorunlu sigortalılığın çakıştığı bu gibi uyuşmazlıklarda, anılan maddede yer alan “sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi olarak çalışmaya başlayanların, çalışmaya başladıkları günden itibaren” isteğe bağlı sigortalılığın sona ereceği hükmü dikkate alınarak zorunlu sigortalılığa değer verilmek suretiyle “çakışan sigortalılığın” çözüme kavuşturulması gerektiği Dairemizin ve Yargıtay’ın yerleşik içtihatları gereğidir.
./..

17.4.2008 tarihli 5754 sayılı Yasanın 33. maddesi ile değiştirilen 5510 sayılı Yasanın “sigortalılık hallerinin birleşmesi” başlıklı 53/1. maddesinde “Sigortalının, 4. maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde yer alan sigortalılık hallerinden birden fazlasına aynı anda tabi olmasını gerektirecek şekilde çalışması halinde, öncelikle aynı maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında, (c) bendi kapsamında çalışması yoksa ilk önce başlayan sigortalılık ilişkisi esas alınarak sigortalı sayılacağı bildirildiğinden 1.10.2008 tarihli 5510 sayılı yasanın 53/1 maddesi kapsamında uygulama yapılmalı ve bu kapsamda da çakışan sigortalılıklarda daha önceden başlayan sigortalılığa değer verilmelidir.
Bütün bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere, sosyal güvenlik sistemimizde çifte sigortalılık mümkün olmayıp, uyuşmazlık tarihi itibarı ile önceden başlayıp devam edegelen sigortalılığa geçerlik tanınmaktadır.Bu nedenlerden dolayı, davacının önceden başlayıp kesintisiz devam eden limited şirket ortaklığı nedeniyle Bağ-Kur zorunlu sigortalılığına geçerlilik tanınarak, 23.11.2005-9.7.2008 ve 22.7.2009-7.6.2010 tarihleri arasında Bağ-Kur (4/b) sigortalısı kabul edileceği ortadadır.
Ne var ki; 4.4.2015 tarihli 6645 sayılı Kanunun 56. maddesi ile 5510 sayılı Yasa’ya eklenen ve 23.4.2015 tarihinde yürürlüğe giren Geçici 63. maddede kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlarla tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan, Kuruma kayıt ve tescilleri yapıldığı hâlde, bu maddenin yayımlandığı ayın sonu itibarıyla 12 ay ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunanların, bu sürelere ilişkin prim borçlarını, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden ay başından itibaren üç ay içinde ödememeleri veya ilgili kanunları uyarınca yapılandırmamaları hâlinde, prim ödemesi bulunan sigortalıların daha önce ödedikleri primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibarıyla, prim ödemesi bulunmayan sigortalıların ise tescil tarihi itibarıyla sigortalılığı durdurulur. Durdurulan süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmez ve bu sürelere ilişkin Kurum alacakları takip edilmeyerek bunlara Kurum alacakları arasında yer verilmez. Sigortalılıkları durdurulanlardan bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında çalışmaya devam edenlerin sigortalılıkları bu maddenin yayım tarihini takip eden ay başı itibarıyla yeniden başlatılır”şeklinde düzenleme getirilmiştir.
Yapılacak iş; uyuşmazlık konusunun 06.01.2006- 25.08.2009 tarihleri arası sigortalılık sürelerine ilişkin olduğu gözetilerek davacının 1479 sayılı Yasa’ya tabi sigortalılığa ilişkin olarak yaptığı prim ödemelerinin karşıladığı sigortalılık süresi belirlenerek, 30.4.2015 tarihi itibarı ile 12 ay ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunup bulunmadığını belirlemek, var ise sigortalılığı o tarih itibariyle durdurmak ve bu tarihten sonraki 1479 sayılı Yasa’ya tabi (4/1-b kapsamında) sigortalılığa geçerlilik tanımak, uyuşmazlık konusu süreler için geçici 63. maddenin uygulama koşulları yok ise davacının 06.01.2006- 25.08.2009 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa’ya tabi sigortalı olduğunun kabulü ile sonuca varmaktır.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 01.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.