Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2015/12627 E. 2016/6457 K. 12.04.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/12627
KARAR NO : 2016/6457
KARAR TARİHİ : 12.04.2016

Davacı, 01/02/2013 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı almaya hak kazandığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava, davacının ihya kapsamında ödediği 3719 Tarım Bağ-Kur sigortalı gününün geçerli olduğunun tespiti ve 04.01.2013 tarihli yaşlılık aylığı tahsis talebine istinaden aylık bağlanması istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 2926 Sayılı Yasada, 506 Sayılı Yasanın 79. maddesindeki gibi, geçmiş Tarım Bağ-Kur hizmetlerinin tespitine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir. Anılan Yasanın 5. maddesinde, 7. maddede belirtilen süre içinde kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin, kayıt ve tescil edildikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren başlayacağı belirtilmiştir. Yasanın 10. maddesindeki kayıtlar Kurum tarafından yapılacak olan tescil işlemleri için uygulama alanı bulmaktadır.
Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş kararları; Kurumun prim alacaklarını Bakanlar Kurulu kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil etmesi halinde, Bağ-Kur’un prim ödenmesine rağmen, sigortalıyı re’sen kayıt ve tescil etmemesi, yasanın kendisine yüklediği re’sen tescil yükümlülüğüne aykırılık teşkil ettiğinden, prim tevkifatının yapıldığı tarihi izleyen aybaşından itibaren sigortalı olarak kabulü gerektiği yönündedir.
İlk prim kesintisini izleyen yıllarda prim kesintisi veya ürün tesliminin gerçekleştiğinin belirlendiği durumlarda, bu yıllar için de tespit kararı verilmesi gerekmektedir.
Tarım Bağ-Kur sigortalılığının temel koşulu 2926 sayılı Yasanın 2/1 ve 3/b maddelerinde belirtildiği gibi, tarımsal faaliyette bulunmaktır. Prim tevkifatına dayalı tespit davasında, salt ziraat odası ve kooperatif kaydı gibi belgelerin bulunması, davanın kabulü için yeterli değildir. Tarımsal faaliyetin sürdüğünün, faaliyete ilişkin olarak hangi tarımsal ürünlerin üretildiği, nereye satıldığı veya teslim edildiği gibi hususlar da somutlaştırılarak belirlenmelidir. Prim tevkifatı ve ürün tesliminin, bir-iki yıl dışında süreklilik arz ettiği hallerde de, tarımsal faaliyetin sürekli olduğu kabul edilebilir.
Prim kesintisinin bulunmadığı yıllarda, tarımsal faaliyetin saptanması bakımından, ürünlerin ne şekilde değerlendirdiğini ortaya koymak, davacının tarımsal faaliyete elverişli taşınmazlarının bulunup bulunmadığını araştırmak, tarımsal faaliyetin taşınmazların kiralanması suretiyle yürütüldüğü iddia ediliyor ise, bu konuda taşınmazların kimden, hangi yıllar için kiralandığı, hangi tarımsal ürünlerin üretimi için faaliyette bulunulduğu, kiralayan kişinin Tarım Bağ-Kur sigortalılığının bulunup bulunmadığı, kiracının kiralama yoluyla tarımsal faaliyetini yürütmeye elverişli tarımsal alet edevatının bulunup bulunmadığı gibi ayrıntılı araştırma yapmak, gerektiğinde tarımsal faaliyetin yapıldığı iddia edilen dönemdeki muhtar ve azaların bilgilerine başvurmak, özetle, tarım faaliyetinin devam edip etmediğini hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde ortaya koymak ve sonucuna göre hüküm kurmak gerekir.
11 Eylül 2014 gün ve 29116 (Mükerrer) sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yayımı tarihinde yürürlüğe giren 6552 sayılı Kanun’un 58.maddesi ile 5510 sayılı Kanun’a eklenen Geçici 54. maddesiyle, esnaf ve sanatkar siciline veya odasına ya da her ikisine birden kayıtları bulunmakla birlikte üye kayıtlarının mevzuata uygun olarak yapılmadığının tespit edilmesi üzerine, Kuruma kayıt ve tescili yapılmakla birlikte, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamındaki sigortalılık süreleri geçersiz sayılarak iptal edilen sigortalılardan 22/3/1985 tarihinden sonraki sürelere ait prim, gecikme zammı ve gecikme cezalarının 31/12/2013 tarihine kadar ödenmiş olması şartıyla 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamındaki sigortalılıkları başlangıç tarihinden itibaren geçerli sayılması imkanı sağlanmıştır. Ancak, tevkifat kesintisine binaen geriye dönük yapılan tescillerden, tevkifatın yapıldığı tarihte ziraat odası kaydı bulunmayan, daha sonra geriye dönük tesis edilen kayıtlar geçerli kabul edilmez.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının ürün teslimi sırasında 15.10.1996 tarihinde bağ-kur prim kesintisinin yapıldığı, 07.04.2011 tarihli başvurusu ile Kurum tarafından kesintiye binaen 01.11.1996 tarihinden itibaren sigortalılığının başlatılıp, 6111 sayılı yasadan yararlandırıldığı ve daha sonra oda kaydının geçersiz olduğu gerekçesiyle sigortalılığın bir kısmının iptal edildiği ve ayrıca davacının oda kaydının da 01.01.1998 tarihinde başladığı anlaşılmaktadır.
Somut olayda, 6552 Sayılı Yasanın 58. Maddesiyle 5510 sayılı Yasaya eklenen geçici 54/2. maddesine göre de Tarım Bağ-Kurluların 31.12.2013 tarihine kadar prim ödenmesi şartıyla sigortalı sayılacağından davacının ödediği primlerin ilk kesintiyi takip eden ay başından itibaren hangi süreyi karşıladığının Kurumdan sorularak ve zaten Kurum tarafından davacının Tarım Bağ-Kur sigortalısı olarak kabul edildiği süreler dışlanarak, ödediği ihya süreleri netleştirilip, bu dönemde sigortalı kabul edilmesi ve yaşlılık aylığının bu kapsamda değerlendirilmesi gerekir.
Yapılacak iş; davacının hangi tarihler aralığında ihya ödemesi yaptığı ve hangi dönemlerin prim borcunu ödediği netleştirilerek, 6552 Sayılı Yasanın 58. Maddesiyle 5510 sayılı Yasaya eklenen geçici 54/2. maddesi kapsamında değerlendirilmesi yapılarak, Kurumca kabul edilen süreler dışında Tarım Bağ-Kur sigortalısı olarak kabulüne karar vermekten ve yaşlılık aylığı talebini bu kapsamda değerlendirmekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözardı edilerek kurulan hüküm usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurumun tüm temyiz itirazlarının reddi ile davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden taraflardan davacıya iadesine, 07.04.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.