Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2015/12200 E. 2015/16259 K. 10.09.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/12200
KARAR NO : 2015/16259
KARAR TARİHİ : 10.09.2015

MAHKEMESİ : Denizli 4. İş Mahkemesi
TARİHİ : 05/05/2015
NUMARASI : 2014/373-2015/235

Davacı, yurtdışında çalışmaya başladığı tarihin Türkiye içinde sigortalılık başlangıç tarihi olduğunun tespiti ile tahsis talebini takip eden aybaşından itibaren yaşlılık aylığı almaya hak kazandığının tespitine, aksi yöndeki kurum işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere ve özellikle sigortalılık başlangıç tarihinin 06.01.1982 olarak tespitine dair hükmün yerinde bulunmasına göre davalı Kurumun aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, davacının Almanya’da sigortaya giriş tarihi olan 07.09.1981 tarihinin sigortalılık başlangıç tarihi ve 01.04.2014 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti ve yaşlılık aylıklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemine ilişkindir. Davacı vekili, 08.08.2014 tarihli dilekçesi ile sigortalılık başlangıç tarihine dair talebini daraltarak (kısmen feragat) 06.01.1982 olarak açıklamıştır.
Mahkemece, davanın ıslah dilekçesi ile daraltılan talep doğrultusunda kabulü ile davacının Türkiye’deki sigortalılık başlangıcının Almanya’da 18 yaşını doldurduktan sonra işe girdiği 06/01/1982 tarihi olarak tespitine, davacının tahsis talebini izleyen 01/04/2014 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine, tahakkuk edecek aylıkların ödeme tarihlerinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesine, aksine Kurum işleminin iptaline karar verilmiştir.
3201 sayılı Kanun’un 6/A-(a) bendine göre bu Kanuna göre değerlendirilen sürelere istinaden aylık tahsisi yapılabilmesi için yurda kesin dönülmüş olması şarttır. Kanun’un 6/B fıkrasının 1.cümlesine göre bu Kanun hükümlerinden yararlanmak suretiyle aylık bağlananlardan tekrar yurt dışında yabancı ülke mevzuatına tabi çalışanlar, ikamete dayalı bir sosyal sigorta ya da sosyal yardım ödeneği alanların aylıkları, tekrar çalışmaya başladıkları veya ikamete dayalı bir ödenek almaya başladıkları tarihten itibaren kesilir. Türkiye’de sigortalı olarak çalışmaya başlayanlar hakkında 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun sosyal güvenlik destek primine tabi olarak çalışılmasına ilişkin hükümleri uygulanır.
Kesin dönüş kavramının tanımı Yönetmelik’in “Tanımlar” başlıklı 4.maddesinin (d) bendinde yapılmıştır. Buna göre kesin dönüş; aylık tahsis talebinde bulunanların yurtdışındaki çalışmalarının sona ermesini, ikamete dayalı bir sosyal sigorta ya da sosyal yardım ödeneği almamaları durumunu ifade eder. Bu tanımda geçen sosyal sigorta ödeneği deyiminden; çalışma yaşamı süresince karşılaşılan hastalık, iş kazası, meslek hastalığı veya işsizlik gibi riskler nedeniyle iş göremezlik veya işsizlik gibi adlar altında yapılan ikamete dayalı ödenekler, sosyal yardım ödeneği deyiminden ise bulunulan ülke mevzuatı kapsamında, geçimlerini sağlayacak hiçbir gelirleri olmayan veya mevcut gelirleriyle geçimlerini sağlamakta güçlük çeken kişilerin asgari geçim düzeyi ile sınırlı olmak üzere geçimlerinin sağlanması amacıyla kamu kurum ve kuruluşları tarafından muhtaçlık durumuna ve süresine göre ödenen, ikamet şartına bağlı nakdi yardımlar anlaşılmalıdır.
Yurda kesin dönüş, yurt dışında çalışan Türk vatandaşlarının, çalışma hayatına yönelik tüm ilişkilerini gerek çalıştığı işyerleri ve gerekse ilgili olduğu tüm sosyal güvenlik kuruluşları yönünden sona erdirerek yerleşmek ve sosyal güvenliklerini burada sağlamak üzere Türkiye’ye dönüş yapmalarını ifade eder. Kısaca, “yurt dışı çalışma ilişkisinin ve bu bağlamda sosyal güvenlik kurumlarıyla sigortalı ilişkinin sona ermesi”dir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22.10.1997 gün ve 1997/10-588-857 E.K ve 1998/10-645 E. 1999-237 K.)
Yurda kesin dönüş koşulu borçlanma yoluyla aylık talebinde bulunanların tümü için geçerli olup evli olsun yada olmasın yurt dışında ev kadını olarak bulunan Türk vatandaşlarının da aylık tahsisi için yurda kesin dönüş yapmaları gerekir. Bu konuda kanun koyucu tarafından ev kadınları yararına herhangi bir ayırıma gidilmemiştir.
Yurt dışında işçi sıfatıyla çalışma hayatıyla ilgili tüm bağlarını ve ilişkisini bitirmeden geçici sürelerle yurda giriş yapmak ve yabancı ülke sosyal güvenlik kuruluşlarından yardım almak kesin dönüş yapıldığı anlamına gelmez. Sigortalının yaşlılık aylığı talep tarihinde yurt dışında bulunması aylık talep etmesine engel olmadığı gibi yurt dışında bulunmak tek başına yurda kesin dönüş yapılmadığı anlamına gelmez.
Yurt dışında yaşlılık veya maluliyet aylığı bağlanması, çalışma ve sigortalı ilişkisinin sona erdiğini gösterdiğinden kesin dönüşe karinedir. İşçinin, çalıştığı ülkeden işsizlik yardımı, hastalık, geçici işgöremezlik ve benzeri çalışmaya veya sigortalılığa dayalı yardımlar alması halinde sigortalının kesin dönüş yapmadığı kabul edilmelidir.
İkamet şartına bağlı olmayan sosyal sigorta ya da sosyal yardım ödeneği kesin dönüşe engel değildir.
Yurda kesin dönüş koşulunun aylık bağlanırken Kurumca, yargılamada ise mahkemece re’sen araştırılması gerekir. 3201 sayılı Kanun’un 6.maddesi uyarınca yaşlılık aylığına hak kazanma koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği, tarafların beyanlarına bağlı kalınmaksızın, resmi kayıtlar doğrultusunda, resen araştırılarak, irdelenip saptanmalı ve sonucuna göre karar verilmelidir.
Mahkemece, özellikle sosyal sigorta veya sosyal yardım ödeneğinin ikamet koşuluna bağlı olup olmadığı Kurumdan ve ihtiyaç duyulursa yabancı ülke sosyal güvenlik kuruluşundan sorulmalıdır.
Somut olayda, davacının 01.04.2014 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitine karar verilmiş ise de Alman Emeklilik Sigorta Kurumu’nun hazırladığı 09.09.2014 tarihli sigorta cetveline göre; davacının 31.07.2014 tarihine kadar “sigortadan muaf düşük gelirli çalışmasının“ bulunduğu anlaşılmaktadır. Almanya’da bu çalışma türünde sigortalıdan prim kesilmemekte ve sigorta primini işveren ödemekte ise de işçiye çalışması karşılığında ücret ödenmekte olduğundan bu çalışma türünün 3201 sayılı Kanun’un 6/A-(a) bendine göre “yurt dışında yabancı ülke mevzuatına tabi çalışma“
olarak kabulü gerekir. Bu durumda, davacının yurda kesin dönüş koşulunu yerine getirmediği anlaşılmakla 01.04.2014 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazanması mümkün değildir. Mahkemece aylık talebinin reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Kabule göre, davacının talebini daraltması (kısmen feragat) nedeniyle davalı Kurum yararına avukatlık ücretine hükmedilmemesi de doğru değildir.
O halde davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 10.09.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.