Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2015/12046 E. 2015/16761 K. 17.09.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/12046
KARAR NO : 2015/16761
KARAR TARİHİ : 17.09.2015

MAHKEMESİ : Bakırköy 12. İş Mahkemesi
TARİHİ : 01/04/2015
NUMARASI : 2014/529-2015/204

Davacı, 20/03/1998 tarihinde Bağ-Kur sigortalılığının sona erdiğini, bu tarihten sonra Bağ-Kur’lu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılardan Kurum vekili ve davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R

Dava, davacının 20.03.1998 tarihinden itibaren 1479 sayılı yasa kapsamında Esnaf Bağ-Kur sigortalısı olmadığının tespitine istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davacının Bağ-Kur sigortalılığının 19.12.2012 tarihi itibariyle sona erdiğinin tespitine karar verilmiştir.
Dairemizin 2013/22694 E.,2014/19228 K. Sayılı 1.10.2014 tarihli bozma ilamında “Davacının ortağı olduğu Bal Yumurta Asım Sürme şirketi hakkında tasfiye kararı ve mahkeme kararına dayalı bir terkinin bulunup bulunmadığı, şirketin tasfiyesine karar verilip verilmediği araştırılmadan ve şirketin tasfiye edilmediğinin anlaşılması durumunda davacının şirket ortaklığından dolayı 1479 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılığının, 1479 sayılı Yasa’nın 3165 sayılı Yasa ile değişik 25/d maddesi gereğince devam edeceği ve bu durumda davacının önceden gelen sigortalılığının 1479 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılık olacağı…” belirtilmiştir.
Mahkemece bozma ilamı sonrasında davacının Bal Yumurta Asım Süme unvanlı firmaya olan kaydının 23.11.1990-19.12.2012 tarihleri arasında devam ettiği tespit edilmiştir.
Ne var ki; 4.4.2015 tarihli 6645 sayılı Kanunun 56. maddesi ile 5510 sayılı Yasa’ya eklenen ve 23.4.2015 tarihinde yürürlüğe giren Geçici 63. maddede kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlarla tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan, Kuruma kayıt ve tescilleri yapıldığı hâlde, bu maddenin yayımlandığı ayın sonu itibarıyla 12 ay ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunanların, bu sürelere ilişkin prim borçlarını, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden ay başından itibaren üç ay içinde ödememeleri veya ilgili kanunları uyarınca yapılandırmamaları hâlinde, prim ödemesi bulunan sigortalıların daha önce ödedikleri primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibarıyla, prim ödemesi bulunmayan sigortalıların ise tescil tarihi itibarıyla sigortalılığı durdurulur. Durdurulan süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmez ve bu sürelere ilişkin Kurum alacakları takip edilmeyerek bunlara Kurum alacakları arasında yer verilmez. Sigortalılıkları durdurulanlardan bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında çalışmaya devam edenlerin sigortalılıkları bu maddenin yayım tarihini takip eden ay başı itibarıyla yeniden başlatılır”şeklinde düzenleme getirilmiştir.
Davacının 1479 sayılı yasa kapsamında prim ödemesinin bulunup bulunmadığı dosya kapsamından anlaşılmamaktadır.
Yapılacak iş; uyuşmazlık konusunu 6645 sayılı Kanunun 56. maddesi ile 5510 sayılı Yasa’ya eklenen ve 23.4.2015 tarihinde yürürlüğe giren Geçici 63. madde kapsamında değerlendirerek, davacının 20.3.1998 tarihinden itibaren sigortalı sürelerine ilişkin, 1479 sayılı Yasa kapsamında yaptığı prim ödemelerinin karşıladığı sigortalılık süresi belirlenerek, 30.4.2015 tarihi itibarı ile 12 ay ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunup bulunmadığını belirlemek, var ise sigortalılığı o tarih itibariyle durdurmak ,uyuşmazlık konusu süreler için geçici 63. maddenin uygulama koşulları yok ise yani davacının ihtilaflı döneme ilişkin tüm prim ödemesini gerçekleştirmesi durumunda davanın reddine karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 17.09.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.