Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2015/11939 E. 2016/5363 K. 28.03.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/11939
KARAR NO : 2016/5363
KARAR TARİHİ : 28.03.2016

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılar vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı kanuni gerektirici nedenlere göre davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, davacının 19/06/2003-01/09/2008 ve 01/04/2009-08/09/2010 tarihleri arası davalı işveren nezdinde kesintisiz çalıştığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, yazılı olduğu şekilde istemin kabulüne karar verilmiş ise de, bu sonuca eksik araştırma ve inceleme sonucu varılmıştır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79. ve 5510 sayılı Yasa’nın 86/8. maddeleri gereği bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır.Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilmeyen sigortalılar, çalışmalarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse bu çalışmaların Kurumca dikkate alınacağı belirtilmiştir. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı, kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli, daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispat edilebilirse de, çalışmanın konusu, niteliği, başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacı adına 01/03/20004, 01/10/2005 ve 05/12/2005 tarihli işe giriş bildirgelirinin davalı tarafından Kuruma verildiği, yine davacı adına 01/03/2004-10/11/2005 ve 05/12/2005-14/12/2005 tarihleri arası davalı işveren tarafından bildirim yapıldığı, 2003-2010 arası dönem bordrolarının getirtildiği, davalı tarafından gösterilen ve 2007/2-2010/9. aylar arası bildirimi bulunan bordro tanıklarından A.. B.. beyanında, kendisinin çalıştığı dönemde davacının çalışmadığını, önceki dönemleri ise bilmediğini, yine 2004-2006 arası bildirimi olan tanık Mustafa ise, kendisinin çalıştığı dönemde davacının aralıklı olarak çalıştığını, 5-6 ay çalışıp 3-4 ay ara verdiğini sonra tekrar gelip çalıştığını belirttikleri, davacı tarafından gösterilen ve 2008-2010 arası bildirimi olan kısmi bordro tanığı beyanında, kendisinin Hoşnudiye şubesinde çalıştığını davacının ise Asarcıklı’ daki işyerinde çalıştığını, ayrıca davalı işvereni liseden bu yana tanıdığını işyerine uğradığı zamanlarda davacıyı çalışırken gördüğünü belirttiği, yine diğer davacı tanıklarının fiili çalışmayı doğruladıkları, komşu işyeri tanığı ise davacının aralıklı olarak çalıştığını belirttikleri anlaşılmaktadır.
Somut olayda, tanık beyanları arasında oluşan çelişkilerin giderilmediği, bordro tanıklarının resen tespit edilip dinlenmediği böylece davacının çalışma olgusunun yeterli ve gerekli bir araştırmayla hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak sağlıklı bir biçimde belirlenmeden sonuca gidildiği görülmektedir.
Yapılacak iş; öncelikle dosyadaki dönem bordrolarından dinlenen tanıkların dışında başkaca bordro tanıklarını resen tespit edip dinlemek, gerekirse Kurum, vergi idaresi, belediye ve emniyet müdürlüğü gibi kamu kurumları aracılığıyla tespit edilecek komşu işyerlerinin işverenleri veya bu işverenlerin resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlarının beyanlarına başvurmak, tanık beyanları arasında oluşan çelişkileri gidermek ve davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği nazara alınıp araştırma genişletilerek tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalılardan Seda Elektronik Ve Kasetçilik Ltd.Şti’ye iadesine
28/03/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.