Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2015/11811 E. 2016/4803 K. 21.03.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/11811
KARAR NO : 2016/4803
KARAR TARİHİ : 21.03.2016

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılar vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı kanuni gerektirici nedenlere göre davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, davacının 01/05/2003-04/03/2012 tarihleri arası davalı işveren nezdinde çalıştığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, yazılı olduğu şekilde kabulüne karar verilmiş ise de, bu sonuca eksik araştırma ve inceleme sonucu varılmıştır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79. ve 5510 sayılı Yasa’nın 86/8. maddeleri gereği bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır.Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilmeyen sigortalılar, çalışmalarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse bu çalışmaların Kurumca dikkate alınacağı belirtilmiştir. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı, kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli, daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispat edilebilirse de, çalışmanın konusu, niteliği, başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının davalı işverenin ev hizmetlerinde çalıştığını iddia ettiği, işyerinin tescilsiz olup, davacı adına işe giriş bildirgesinin verilmediği herhangi bir bildirim yapılmadığı, davalının oturduğu sitenin güvenlik görevlisi, teknik personeli ve sosyal tesisin ahçısı olan şahıslarla, diğer davacı tanıklarının fiili çalışmayı doğruladıkları, yine davacı tanıklarından beyanında, davacının akrabası olduğunu, davalı nezdinde 05/10/2004-31/01/2005 tarihleri arası kendisinin çalıştığını, bu dönemde davacının çalışmadığını belirttiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda, tüm tanıklar davacının çalıştığını doğrulamışlar ise de, davacı tanıklarındanşahıs 05/10/2004-31/01/2005 tarihleri arası kendisinin çalıştığını, bu dönemde davacının çalışmadığını beyan etmiş olup, bu beyan gereği davacının bu dönemde çalışıp çalışmadığını veya izinli olup olmadığını araştırılmadan sonuca gidilmesi hatalı olmuştur.
Yapılacak iş; tanık beyanında belirtilen 05/10/2004-31/01/2005 tarihleri arası dönemde davacının çalışıp çalışmadığını veya izinli olup olmadığını araştırmak, eğer çalışmadığı veya herhangi bir nedenle izinli olmadığı tespit edilirse Şubat/2005 tarihinden önceki dönemin hak düşürücü süreye uğrayıp uğramadığı irdelenerek sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 21/03/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.