Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2015/11619 E. 2015/15995 K. 08.09.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/11619
KARAR NO : 2015/15995
KARAR TARİHİ : 08.09.2015

MAHKEMESİ : Kocaeli 5. İş Mahkemesi
TARİHİ : 16/04/2015
NUMARASI : 2015/42-2015/119

Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, davanın usulden reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, 30.09.2010 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi zararının tazmini amacıyla 13.03.2012 tarihinde fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak açılan davada bilirkişi maddi zarar hesaplamasının yanlış yapıldığından bahisle ek dava ile maddi zararın tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece; görülmekte olana dava ile Kocaeli 3. İş Mahkemesi 2012/102 Esas ve 2014/387 Karar sayılı dava dosyasına konu davanın taraflarının ve konusunun aynı olduğu; Kocaeli 3. İş Mahkemesi 2012/102 Esas ve 2014/387 Karar sayılı davanın iş bu davadan önce açılıp, halen temyiz aşamasında ve derdest olduğu anlaşılmakla, derdest dava bulunması nedeni ile davanın usulden reddine karar verilmiş ve bu karar süresinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Bir davanın derdest olduğundan söz edebilmek için, aynı davanın iki kere açılmış olması, birinci davanın görülmekte olması ve birinci dava ile ikinci davanın taraflarının, konusunun, müddeabihlerinin ve dava sebeplerinin aynı olması gerekir. Somut olayda derdestlik kararına Kocaeli 3. İş Mahkemesi 2012/102 Esas ve 2014/387 Karar sayılı davası ile görülmekte olan davanın kısmi dava olması ve görülmekte olan davanın da ek dava olduğunun belirgin bulunması karşısında derdest bir davadan söz etmek mümkün değildir. Aksi değerlendirmenin kısmi dava yoluyla hak aranmasını imkansız kılacağı açıktır. Öte yandan her iki davanın müddeabihi de aynı değildir. Hal böyle olunca da ek davada önce açılan davanın sonucu da beklenmeden yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olmuştur.
Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuksal olgular dikkate alınmadan, ve özellikle görülmekte olan davanın ek dava olduğu göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 08.09.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.