Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2015/11544 E. 2016/3687 K. 07.03.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/11544
KARAR NO : 2016/3687
KARAR TARİHİ : 07.03.2016

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 15/05/1987-16/07/1987 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılardan kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

K A R A R

Dava, davacının 15/05/1987-16/07/1987 tarihleri arasında davalı nezdinde geçen çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, istemin kabulüne karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa’nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispat kazanabilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, 15/05/1987 tarihli işe giriş bildirgesinin davalı işyeri sahibi tarafından düzenlenmiş olup Kurum kayıtlarına 28/01/2010 tarihinde intikal etmiş olduğu, hizmet cetvelinde hizmetlerinin 07/04/2010 tarihinden itibaren 5510 sayılı Yasa ‘nın 4/a maddesi kapsamında sigortalılığının başladığı, davalı işyerinin 27/11/1986-31/01/1989 tarihleri arasında “inşaat” falliyetinden dolayı 506 sayılı Yasa kapsamına alınmış olduğu, yapı izin ruhsatının 19/11/1986 tarihinde alınmış olduğu, davalı inşaat işyerine ait 1987/1,2,3. dönem bordrolarının dosyaya sunulduğu, Veli Başer ve Alpaslan Yıldız isimli sigortalı çalışanlarının kayıtlarının bordrolarda yer aldığı, yapılan zabıta araştırması neticesi davalı işyerinin bulunmadığı, davalı işyeri sahibini bilen birilerinin olmadığının, yine yapılan başkaca zabıta araştırması ile belirtilen adrese gidildiğinde işyerinin boş olduğunun, komşularının kimler olduğunun bilinemeyeceği hususunun tutanaklara bağlanmak suretiyle Mahkeme’ye bildirildiği, işe giriş bildirgesi üzerinde yapılan imza ve fotoğraf incelemesi neticesi belge üzerindeki fotoğrafın davacıya ait olmasının kuvvetle mümkün olduğuna, atılı imzanın da davacının eli ürünü olduğuna dair kanaatini bildirir bilirkişi raporunun dosyaya sunulduğu, sosyal güvenlik uzmanı bilirkişiden alınan raporun dosyaya sunulduğu, duruşmalarda davacı tanıklarının dinlendiği, dinlenen tanıklara ait vergi kayıtlarının getirtildiği, vergi kayıtlarında tanıkların sadece ihtilaf konusu dönemde de faaliyette bulunduklarının görülebildiği, faaliyet konusu ile adres bilgilerinin gelen evrakta yer almadığı anlaşılmaktadır.
Somut olayda; dinlenen davacı tanıklarının yerleşik Yargıtay içtihatlarında belirtilen tanık niteliğinde olmadığının gözönünde bulundurulmaksızın ve her türlü şüpheden uzak bir biçimde fiili çalışma iddiası doğrulanmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmektedir.
Yapılacak iş; duruşmalarda dinlenilen tanıklara ait faaliyet konusu ve adres bilgilerini de içerir vergi kayıtlarını getirmek suretiyle komşu işyeri sahibi olup olmadıklarını belirlemek, dosyaya ihtilaf konusu dönem bordroları sunulduğundan davacının talep ettiği dönemde bordrolarda çalışma kaydı yer alan sigortalı çalışanları dinlemek ve toplanan tüm delilleri birlikte değerlendirilip sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 07/03/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.