Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2015/11227 E. 2015/16823 K. 17.09.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/11227
KARAR NO : 2015/16823
KARAR TARİHİ : 17.09.2015

MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 19. İş Mahkemesi
TARİHİ : 02/04/2015
NUMARASI : 2014/22-2015/184

Davacı, işe giriş tarihi 10/11/1983 olarak ve doğum tarihinin 04/12/1964 olarak düzeltilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

K A R A R

Dava, davacının sigortalılık başlangıcının 10.11.1983 tarihi olarak tespiti ile işe giriş bildirgesindeki doğum tarihinin 04.12.1964 tarihi olarak tashihi istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulü ile Arıcan Makina ve Kazan İmalat Sanayi ünvanlı iş yeri tarafından düzenlenmiş 01/12/1983 tarihli işe giriş bildirgesindeki davacının işe giriş tarihinin 10/11/1983 olarak, doğum tarihinin ise 04/12/1964 olarak düzeltilmesine, karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 108.maddesinin 1.fıkrasında; “Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında nazara alınacak sigortalılık süresinin başlangıcı, sigortalının, yürürlükten kaldırılmış 5417 ve 6900 sayılı kanunlara veya bu kanuna tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihdir.” hükmü düzenlenmiştir.
Bir kimsenin sigortalı sayılabilmesi için sigortalı işe giriş bildirgesinin varlığı yeterli değildir. Aynı zamanda o kimsenin Yasa’nın belirlediği biçimde (506 sayılı Yasa’nın 2. maddesi ve 5510 sayılı Yasa’nın 4/a maddesi) eylemli olarak çalışması da koşuldur. Bu yön 506 sayılı Yasa’nın 6. maddesi ile 5510 sayılı Yasa’nın 7/a maddesinde ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 1999/21-549-555, 2005/21-437-448 ve 2007/21-306-320 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır. Bu bakımdan davacının işyerinde eylemli olarak çalışıp çalışmadığının yöntemince araştırılması gerektiği ortadadır.
Bu tür davalar yalnızca bir günlük çalışmanın tespitinden ibaret olarak görülmemeli, bir günlük çalışmanın kabulü ile saptanacak sigortalılık başlangıcının sigortalıya sağlayacağı sigortalılık süresi ile birlikte kazandıracağı haklar dikkate alınmalı ve giriş bildirgesi ile birlikte eylemli çalışmanın bulunup bulunmadığı özellikle belirlenmeli, buna göre dönem bordrosunda yer alan ve davacının talep ettiği tarihte çalışması mevcut tanıklar ile gerektiğinde komşu işyerleri çalışanları olduğu kayıtlarla ya da emniyet yolu ile yaptırılacak araştırma ile belirlenen kimselerin beyanlarına başvurulmalı, sonucuna göre karar verilmelidir.
Öte yandan; 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunun 120/2 maddesi, (Bağ-Kur Yasanının 66. maddesi) bazı kötü uygulamaları önlemek amacı ile özel bir düzenleme getirmiş ve belli sigorta kollarında, hangi doğum tarihinin esas alınacağını açıkça belirlemiştir. Gerçekten anılan Yasa’nın 120/2. maddesi (66. maddesi) çok açık olarak “malüllük, yaşlılık ve ölüm sigortasına ilişkin yaş ile ilgili hükümlerin uygulanmasında “sigortalıların ilk defa çalışmaya başladığı tarihte nüfus kütüğünde kayıtlı bulunan doğum tarihleri …. esas tutulur. ” hükmünü içermektedir. Hiçbir yoruma yer vermeyecek şekilde yapılan bu düzenleme karşısında sigortaya ilk tescil tarihinden sonra yapılan yaş tashihinin yaşlılık aylığı bağlanmasında nazara alınamayacağı açıktır. Nitekim Bağ-Kur Yasasının 66. maddesi Sosyal Sigortalar Yasasının 120/2. maddesi ve Emekli Sandığı Yasasında da anılan maddeye paralel hükümler getirilmiştir. Hukuk Genel Kurulunun 9.10.2002 gün ve 2002/21-761 Esas; 14.04.2010 gün ve 2010/21-194 Esas 2010/219 Karar sayılı kararları da bu yöndedir.Bu özel düzenleme dışında ki kesinleşmiş bir yargı kararının uygulamalarda geçerliliğini koruyacağı tartışmasızdır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacı adına davalı işyerinden 10.11.1983 tarihli işe giriş bildirgesinin verildiği ancak hizmet bildiriminde bulunulmadığı, mahkeme kararı ile 03.07.1984 tarihinde davacının doğum tarihinin 04.12.1965 iken 04.12.1964 olarak tashih edildiği, bordro tanıklarının davacıyı hatırlayamadığı, çalışmayı doğrulayan davacı tanığının da sigortalı olmadığı anlaşılmaktadır.
Somut olayda; mahkemece; işe giriş bildirgesinin varide tarihi olan 01.12.1983 tarihinin 10.11.1983 olarak düzeltildiği oysa zaten işe giriş bildirgesinde davacının çalışmaya başlama tarihinin 10.11.1983 tarihi olduğu, sigortalılık başlangıç tarihinin 10.11.1983 tarihi olduğunun tespiti istemine rağmen bu konuda olumlu veya olumsuz bir hüküm kurulmaması hatalıdır. Öte yandan işe giri bildirgesi verildikten sonraki tarihte doğum tarihinin 04.12.1964 düzeltildiği, işe giriş bildirgesindeki yanlış olan 12.01.1966 olan tarihin düzeltilmeden önceki tarih olan 04.12.1965 olarak düzeltilebileceği göz önüne alınmadan 04.12.1964 olarak düzeltildiği, talep edilen döneme ilişkin davalı işyerinin dönem bordroları dosya arasına alınmasına rağmen çalışmayı bilen bordo tanıkları dinlenilmeden, ayrıca komşu işyeri tanığının beyanları alınmadan, işe giriş bildirgesinin imza incelemesi yapılmadan sonuca gidilmesi isabetsiz olmuştur.
Yapılacak iş; öncelikle davalı işyerinin dönem bordolarında adı geçip dinlenilmeyen bordro tanığının adresinin ve kimlik bilgilerinin Kurumdan araştırılarak beyanına başvurmak ve SGK ilgili il müdürlüğünden, gerekirse zabıta, vergi dairesi ve meslek odası aracılığı ve muhtarlık marifetiyle işyerine o tarihte komşu olan diğer işyerlerinde uyuşmazlık konusu dönemde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu iş yeri çalışanlarının; yoksa işyeri sahipleri araştırılıp tespit edilerek çalışmanın niteliği ile sürekli bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak, işe giriş bildirgesindeki imzanın davacıya ait olup olmadığının tespiti yönünde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, işe giriş bildirgesindeki kimlik bilgilerine sahip başka kişi olup olmadığını, davacının eski cilt, hane ve sıra no bilgilerini ilgili nüfus müdürlüğünden sormak, yukarıda söz edilen 506 Sayılı Yasanın 120 md göz önünde tutularak işe giriş bildirgesinin davacıya ait oluğu kabul edilirse işe giriş bildirgesinin verildiği tarihteki doğum tarihi olarak düzeltilebileceği gözetilerek ayrıca sigortalılık başlangıç tarihinin talep gibi olduğu değerlendirilirse bu konuda infazda tereddüt olmayacak şekilde hüküm kurmak ve tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle çıkacak sonuca göre bir karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,17/09/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.