Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2015/10290 E. 2015/16623 K. 15.09.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/10290
KARAR NO : 2015/16623
KARAR TARİHİ : 15.09.2015

MAHKEMESİ : Muğla 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
TARİHİ : 16/04/2015
NUMARASI : 2013/491-2015/271

Davacı, kesilen yetim aylığının tekrar bağlanması gerektiğinin tespitiyle, biriken aylıkların faiziyle tahsiline, Kuruma borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava; davacının aldığı ölüm aylığını, 5510 sayılı Kanunun 56/2 fıkrası uyarınca iptal eden kurum işleminin iptali, davacının borçlu olmadığının tespiti ve ödenmeyen aylıkların faizi ile tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davanın, yasal dayanağı 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 56’ncı maddesinin ikinci fıkrasıdır. Fıkrada “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96’ncı madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 59/2. maddesinde “Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarının görevleri sırasında tespit ettikleri Kurum alacağını doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemler, yemin hariç her türlü delile dayandırılabilir. Bunlar tarafından düzenlenen tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir.” hükmü yer almaktadır.
Davacının boşanmasının muvazaalı olup olmamasının da ölüm aylığı bağlanmasında ve kesilmesinde bir önemi yoktur. Kanunun ölüm aylığı bağlanması ve kesilmemesi için aradığı şart davacı ile boşandığı fiilen eşinin birlikte yaşamamasıdır. Birlikte yaşama varsa aylık bağlanmaz, bağlanan aylık da birlikte yaşamanın gerçekleştiği tarihten itibaren kesilir ve birlikte yaşamadan itibaren yersiz ödenen aylıklar geri istenir.
Somut olayda; Mahkemece, 14.12.2011 tarih 2010/593 E. – 2011/744 K. sayılı Karar ile davanın kabulüne karar verildiği, kararın davalı vekili tarafından süresinde temyizi üzerine Dairemiz tarafından, 07.05.2013 tarih, 2012/3529 E. – 2013/9200 K. sayılı ilam ile; “eksik inceleme ile karar verildiği belirtilerek yapılacak iş gösterilmek” suretiyle hükmün bozulduğu, Mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verildiği, yargılamanın bozmadan sonraki aşamasında tutulan 08.01.2014 tarihli kolluk tutanağının, “davacının ihtilaflı dönemde eşi ile birlikte yaşayıp yaşamadığına ilişkin olmadığı, mevcut duruma ilişkin olduğu,” yine bozmadan sonra dinlenen tanıkların davacının eşi ve çocukları olduğu, resen tanık araştırılmadığı, öte yandan kontrol memurlarının tuttuğu tutanağın dayanağının -davacının açıkça husumet iddiasında bulunmadığı- azalar N.. Ç… ve H.. Ö… beyanları olduğu, bu tanıkların kontrol memuruna verdikleri ifadelerinde, davacı ile eski eşinin köyde aynı evde kaldıklarını beyan ettikleri, buna rağmen bu kişilerin hazır edilerek ifadelerinin alınmadığı anlaşılmıştır.
Mahkemece bozmaya uyulduğu halde, bozma gerekleri yerine getirilmemiştir. 09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca bozma kararına uyan mahkeme artık bozma kararı gereğince işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır.
Bozma ilamının gerekleri yerine getirilmeden ve özellikle 5510 sayılı yasanın 59/2. maddesi gereğince aksi sabit oluncaya kadar geçerli olan 27.01.2010 tarih ve MG/2010-40 sayılı kontrol memuru raporunda beyanları esas alınan tanıklar N.. Ç…ve H… Ö..n ifadeleri alınmadan kabul kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Yapılacak iş; Dairemizin 07.05.2013 tarih, 2012/3529 E. – 2013/9200 K. sayılı ilamında belirtilen şekilde araştırma yapmak, özellikle beyanları kontrol memuru raporuna esas alınan tanıklar Niyazi Çubuk ve Hasan Öztekin’in ifadelerini almak sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 15.09.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.