Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2015/10199 E. 2016/5660 K. 31.03.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/10199
KARAR NO : 2016/5660
KARAR TARİHİ : 31.03.2016

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılar vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, davacının 01/07/1980-…/09/1981 tarihleri arasında davalı işverene ait iş yerinde geçen ve Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, …/08/1980 varide tarihli işe giriş bildirgesi ile davacının 01/07/1980 tarihinde … … Ge…ünvanlı ve …sicil numaralı işyerinde çalışmaya başladığının Kuruma bildirildiği, ancak bildirge üzerine sonradan “iptal-ipka-düzeltme-güncelleme işlemi yapılmıştır …/…/200..” matbu kaşesinin basıldığı, dava konusu dönemde davalı işveren tarafından yapılmış hizmet bildiriminin bulunmadığı, Devlet Demiryolları İşletmesi Müdürlüğünün …/07/2002 tarihli “Görev Durumu” belgesinde davacının …/09/1981 – …/06/1982 tarihleri arasında GİH sınıfında memur olarak görev yaptığının ve …/06/1982 tarihinde istifa ettiğinin belirtildiği, davacının …/07/1980 – …/06/1982 tarihleri arasında … … Kulübünde profesyonel futbolcu olarak sözleşmesinin bulunduğu anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın …/…. ve 5510 sayılı Yasa’nın 86/8. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
506 sayılı Yasa’nın …/…. ve 5510 sayılı Yasa’nın 86/8. maddelerine göre Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır. Yasada yer alan 5 yıllık süre hak düşürücü olup mahkeme tarafından kendiliğinden nazara alınması gerektiği gibi davacının aynı işyerinde çalışmasını sürdürmesinin veya 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde tekrar aynı işyerine girerek çalışmasının, hak düşürücü sürenin işlemesine engel olmayacağı ve hak düşürücü sürenin, kesilmesi ve durmasının mümkün bulunmadığı hukuksal gerçeği de ortadadır.
İşverenin, çalıştırmış olduğu sigortalılara ait hangi belgeleri Kuruma vermesi gerektiği Kanun’un …/…maddesinde açıkça ifade edildiği üzere yönetmeliğe bırakılmıştır. Atıf yapılan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin dördüncü kısmında işverence verilecek belgeler düzenlenmiştir. Bunlar, aylık sigorta primleri bildirgesi (SSİYön.Madde16) , dört aylık sigorta primleri bordrosu (SSİYön. Madde …), sigortalı hesap fişi (SSİY. Yön. Madde

– …) vs.dir. Yönetmelikte sayılan bu belgelerden birisinin dahi verilmiş olması halinde artık Kanun’un …/… (eski 8) maddesinde yer alan hak düşürücü süreden söz edilemez. Yargıtay uygulamasında anılan maddenin yorumu geniş tutulmakta; eğer sayılan belgelerden birisi işveren tarafından verilmişse burada Kurumun işçinin çalışmasından haberdar olduğu ve artık hizmet tespiti davası için hak düşürücü sürenin varlığından söz edilemeyeceği kabul edilmektedir.
Maddede belirtildiği üzere yönetmelikle tespit edilen belgelerin (işe giriş bildirgesi) verilmesi durumunda hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceği gibi çalışmaların sigorta müfettiş raporu ile saptanması durumunda da hak düşürücü sürenin geçtiğinden sözedilemeyeceği açıktır. Bir sigortalının askere gitmeden önce çalıştığı işyerini askerliğe müteakip girmesi durumunda hizmet akdi mecburi hizmet nedeniyle kesilmiş olduğundan artık hak düşürücü sürenin oluştuğundan bahsedilemez. Davacıya ödenen ücretten sigorta primi kesilen hallerde, davacının iş ve sosyal sigorta mevzuatının öngördüğü sigorta hak ve yükümlülüklerini yerine getirmesi nedeniyle Kurumun Yasa’dan kaynaklanan denetim ve inceleme görevini yapmaması karşısında hak düşürücü sürenin işlemeyeceği kabul edilmelidir.
Davacının sigortalı çalışmalarının Kuruma kısmen bildirildiği hallerde, eksik bildirimlere yönelik olarak açılan davada hak düşürücü süre işlemeyecektir. (Hukuk Genel Kurulunun ….06.2004 gün ve 2004/…-369 E, 2004/371 K. sayılı kararı )
Ayrıca çalışmanın blok çalışma niteliğinde olması yani kesintisiz devam etmesi halinde hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceği gibi, mevsimlik çalışmanın bulunması ve bu çalışmanın yıllar itibariyle kesintisiz sürdüğünün kabulü halinde de çalışılmayan dönemde hizmet akdi askıda olduğundan hükme esas alınan 5 yıllık hak düşürücü sürenin başlangıcı olarak, mevsimlik çalışmanın sona erdiği yılın sonu esas alınması gerekir.
Somut olayda, her ne kadar davacının …/09/1981 – …/06/1982 tarihleri arasında GİH sınıfında Devlet Demiryolları İşletmesi Müdürlüğünde memur olarak görev yaptığı anlaşılmakta ise de bu hizmetlerin davalı işyerindeki çalışmalarının tespiti bakımından hak düşürücü sürenin geçmesine engel olamayacağını ve davacının davalı işyerinden yapılmış herhangi bir hizmet bildiriminin olmadığını göz önünde bulundurarak üzerinde “iptal-ipka-düzeltme-güncelleme işlemi yapılmıştır …/…/200..” matbu kaşesinin basılı olduğu işe giriş bildirgesinin Kurum tarafından iptal edilip edilmediği araştırılmadan sonuca gidilmesi hatalı olmuştur.
Yapılacak iş, davacının davalı işyerinde çalışmaya başladığına dair Kuruma verilen işe giriş bildirgesinin iptal edilip edilmediğini araştırmak, iptal edildiğinin tespit edilmesi halinde işe giriş bildirgesinin düzenlenmediği, Kuruma herhangi bir şekilde hizmet bildirimi yapılmadığı, ücretlerinden …’ya prim kesilmesi de söz konusu olmadığı, yönetmelikte belirtilen belgelerin bulunmadığı anlaşıldığından sigortalı hizmet süresinin tespiti isteminin dava tarihine göre hak düşürücü süreye uğramış olması sebebiyle davanın reddine karar vermek, ancak işe giriş bildirgesinin iptal edilmediğinin anlaşılması halinde ise davacının askerlik tarihlerini belirlemek ve buna göre yukarıda yer alan açıklamalar doğrultusunda işe giriş bildirgesinin de verilmiş olmasına göre işin esası hakkında karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekili ve davalı işveren vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalılardan …’na iadesine, …/03/2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.