Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/9844 E. 2014/28080 K. 23.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/9844
KARAR NO : 2014/28080
KARAR TARİHİ : 23.12.2014

MAHKEMESİ : Manisa 3. İş Mahkemesi
TARİHİ : 13/03/2014
NUMARASI : 2013/161-2014/125

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 04/04/1988 tarihinden itibaren geçen çalışmalarının tespitine, sigorta başlangıç tarihinin 04/04/1988 olarak kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılardan Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava, davacının sigortalılık başlangıcının 04/04/1988 tarihi olarak tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş ise de bu sonuç eksik incelemeye dayalı olup, usul ve yasaya aykırıdır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının davalı işyerinde 04/04/1988 tarihinde çalışmaya başladığına ilişkin işe giriş bildirgesinin, davalı işverence davalı kuruma 12/04/1988 tarihinde, … varide numarası ile ibraz edildiği ve davacıya ait SGK hizmet cetveli incelendiğinde, ilk sigorta prim ödemesinin 01/05/2002 tarihinde 506 sayılı Yasanın isteğe bağlı sigortalılık hükümleri kapsamında yapıldığı, öncesinde sigorta prim ödemesinin bulunmadığı anlaşılmış, davacının tespitini talep ettiği tarih itibari ile 1988 yılı 1. döneminde, davalı işveren tarafından sigorta prim bordrosu düzenlenmediği, davalı işverene ait sözkonusu işyerinin, 506 sayılı Yasa kapsamına alındığı tarihin araştırılmadığı görülmüş, mahkemece yaptırılan komşu işyeri araştırması neticesinde düzenlenen 18/12/2013 tarihli kolluk tutanağında, davalı işverene ait kuaför işyerine gidildiğinde, işyeri sahibini ve çalışanlarını tanıyanın olmadığı, davacının adı geçen işyerinde çalıştığı hususunda kimsenin bilgi sahibi olmadığı tespit edilmiş, bildirgede yazılı “E. C. Mah. K. Cad. No: …/… Salihli/Manisa ” adresi ve 04/04/1988 olan işe giriş tarihi itibari ile davalı Kurum’dan , Belediye Başkanlığı ve ilgili Vergi Dairesi Müdürlüğü’nden davalıya ait işyerine komşu işyerlerinin ve komşu işyeri bordro tanıklarının araştırılmadığı belirlenmiştir. Davalı işverenin mahkeme huzurunda ve yazılı olarak verdiği beyanında; işyerini kapattığını, davacının belirtilen tarihten itibaren 15-20 gün kadar kendisine ait kuaför dükkanında çalıştığını, üzerinden on yıl geçtiği için işyeri dosyasının imha edildiğini ifade etmiş, Davacının gösterdiği komşu işyeri tanığı Osman Nuri Kutsal, davalıya ait işyerine yakın yerde işyeri sahibi olduğunu, eşinin de davalı işverenin müşterisi olduğunu, davacının 1988 yılında bir süre davalıya ait kuför dükkanında fiilen çalıştığını bildirmiş; davacı tanığı Mustafa Zırhçıkan ise 1994 yılına kadar Vergi Dairesi’nde çalıştığını, davacının, komşusu olup, davalıya ait kuaförde 1988 yılında 1 ay kadar çalıştığını bildiğini, vergi denetimleri sırasında davacıyı davalıya ait işyerinde gördüğünü ifade etmiştir. Mahkemesince davacı tanıklarının beyanları doğrultusunda, Salihli Vergi Dairesinde, 1988 yılı vergi denetimlerinde davalının işyerine ait denetim tutanaklarının bulunup bulunmadığının sorulmadığı, mevcut ise örneklerinin temin edilmediği; yine davacı tanığı Mustafa’nın, Salihli Vergi Dairesi’nin çalışanı olup olmadığının, çalışmış ise görevinin ve çalıştığı dönemin tespit edilmediği; komşu işyeri sahibi olarak dinlenen Osman’a ait SGK ve vergi kayıtlarının çıkarılarak, 1988 yılında faal durumda olan adına kayıtlı işyeri varsa, ilgili işyeri sicil numarası ve adresi, 1988 yılında Kuruma ibraz ettiği sigorta prim bordroları ile iş yerinin 506 sayılı Kanun kapsamına alınış- çıkış tarihleri ile vergi mükellefi olduğu ve mükellefiyetin sona erdiği tarihlerin istenmesi ile komşu işyeri sahibi olup olmadığının teyit edilmediği anlaşılmıştır.
Bu haliyle dava dosyasındaki uyuşmazlık, somut olayda fiili çalışma olgusunun yöntemince kanıtlanmış olup olmadığı, mahkemece bu yönde yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa’nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları(sigortalılık başlangıcının tespiti davaları) için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Gerçekten; 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasa’sının 2 ve 6. maddelerinde açıkça belirlendiği üzere, sigortalılığın oluşumu yönünden çalışma olgusunun varlığı zorunludur. Eylemli veya gerçek biçimde çalışmanın varlığı saptanmadıkça, hizmet akdine dayanılarak dahi sigortalılıktan söz edilemez. Fiili veya gerçek çalışmayı ortaya koyacak belgeler, işe giriş bildirgesiyle birlikte 506 sayılı Yasa’nın 79. maddesinde belirtilen sigortalının gün sayısını, kazanç durumunu, çalışma tarihleriyle birlikte ortaya koyan aylık sigorta gün bilgileri ile Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 17. maddesinde belirtilen 4 aylık prim bordroları gibi Kuruma verilmesi zorunlu belgelerdir. Yöntemince düzenlenip süresi içerisinde Kuruma verilen işe giriş bildirgesi, kişinin işe alınmış olduğunu gösterirse de fiili çalışmanın varlığının ortaya konulması açısından tek başına yeterli kabul edilemez. Sigortalılıktan söz edebilmek için, çalışmanın varlığı, Yargıtay uygulamasında 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesine dayalı sigortalılığın tespiti davaları yönünden kabul edilen ilkelere uygun biçimde belirlenmelidir. Zira, sigortalılığın başlangıcına yönelik her dava sigortalılığın tespiti istemini de içerir. Aksine düşünce, özellikle yaşlılık aylığının kabulü için öngörülen sigortalılık süresi yönünden çalışanlar ile çalışmayanlar arasında adaletsiz ve haksız bir durum yaratır. Bu nedenle, işe giriş bildirgesinin verildiği ancak yasal diğer belgelerin bulunmadığı durumlarda çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı, kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Somut olayda, Mahkemece, açıklanan şekilde fiili çalışmanın varlığı yöntemince araştırılmadan, davacının gösterdiği tanıklar dışında, re’sen araştırılacak komşu işyeri sahipleri ve komşu işyeri bordro tanıkları dinlenmeksizin ve davacı tanıklarının beyanları doğrultusunda gerekli araştırmalar yapılmaksızın, davacı tanıklarının beyanlarına dayalı olarak eksik inceleme ile sonuca gidilmesi isabetsiz olmuştur.
Yapılacak iş; davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği nazara alınıp, ilgili SGK İl Müdürlüğünden, Belediye Başkanlığından, ilgili Vergi Dairesi Müdürlüğü’nden, ayrıca zabıta marifetiyle işyerine(E. C. Mah. K. Cad. No: …/… Salihli/Manisa) o tarihte komşu olan diğer işyerlerinde bildirge tarihinde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanlarının; yoksa işyeri sahiplerinin hem ilgili Kurumlar nezdindeki kayıtları üzerinden hem de mahallinde titizlikle araştırılıp tespit edilerek çalışmanın niteliği, alınan ücret hususları ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak ve davacı tanıklarının beyanları doğrultusunda, Salihli Vergi Dairesi’nde, 1988 yılı vergi denetimlerinde davalının işyerine ait denetim tutanaklarının bulunup bulunmadığını sormak, mevcut ise örneklerini temin etmek; yine davacı tanığı Mustafa’nın, Salihli Vergi Dairesi’nin çalışanı olup olmadığını, çalışmış ise görevi ve çalıştığı dönemi tespit etmek; komşu işyeri sahibi olarak dinlenen Osman’a ait SGK ve vergi kayıtları çıkarılarak, 1988 yılında faal durumda olan adına kayıtlı işyeri varsa, işyeri sicil numarası ve adresi, 1988 yılında Kuruma ibraz ettiği sigorta prim bordroları, iş yerinin 506 sayılı Kanun kapsamına alınış- çıkış tarihleri ile vergi mükellefi olduğu ve mükellefiyetin sona erdiği tarihleri belirlemek sureti ile tanığın komşu işyeri sahibi olup olmadığını teyit etmek, komşu işyeri sahibi olduğu tespit edildiği takdirde, dönem bordrolarında yer alan sigortalılar arasından re’sen seçilecek kişileri, dönem bordro tanığı dinlemek, davalıya ait işyerinin, 506 sayılı Kanun Kapsamına alınış ve çıkış tarihlerini davalı Kurumdan sormak, bildirge üzerinde bulunan imza ve fotoğrafın davacıya ait olup olmadığının tespiti amacı ile bilirkişi incelemesi yaptırmak sureti ile gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde 506 sayılı Yasa’nın 2, 6, 9 ve 79/10. maddeleri gereğince kanıtladıktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik araştırma sonucu yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 22/12/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.