Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/9825 E. 2014/18789 K. 29.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/9825
KARAR NO : 2014/18789
KARAR TARİHİ : 29.09.2014

MAHKEMESİ : Erzurum İş Mahkemesi
TARİHİ : 27/03/2014
NUMARASI : 2011/170-2014/273

Davacı, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava, 23.06.2009 tarihindeki iş kazası sonucu yaşamını yitiren sigortalının hak sahibi olan eşinin ve çocuklarının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemlerine ilişkindir.
Mahkemece, davacı eş Hatice ile çocuklar Enes, Ufuk ve Yasemin’in maddi tazminat talebinin kabulüne, davacı çocuklardan Derya’nın maddi tazminat talebinin reddine karar verilirken yine davacı eş için 15.000,00TL, çocuklardan Enes ve Ufuk için 10.000,00’erTL, Yasemin ve Derya için 8.500,00’erTL, Pınar için ise 7.500,00TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Dosya kapsamındaki kayıt ve belgelerden; davaya konu zararlandırıcı olayın Kurum tarafından iş kazası olarak kabul edildiği, anılan iş kazasının davacılar murisinin hizmet akdi ile davalı işveren için çalıştığı esnada kullanımındaki araç ile kazalanması biçiminde olduğu, anılan kazaya ilişkin 12.12.2012 tarihli kusur raporun hükme esas alındığı anlaşılmıştır.
İş kazalarında olay, İş Hukuku ve sosyal güvenlik ilkeleri çerçevesinde değerlendirilmeye tabi tutulmalıdır. İşverenin iş kazası sonucu meydana gelen zarar nedeniyle hukuki sorumluluğu yasa ve içtihatlarla belirlenmiş olan ayrık haller dışında ilke olarak iş akdinden doğan işçiyi gözetme ( koruma ) borcuna aykırılıktan kaynaklanan kusura dayalı sorumluluktur. İnsan yaşamının kutsallığı çerçevesinde işverenin işçilerin sağlığını ve güvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları sağlamak ve araçları noksansız bulundurmakla yükümlü olduğu İş Kanunu’nun 77. maddesinin açık buyruğudur.
İş kazasından doğan tazminat davalarının özelliği gereği, İş Kanunu’nun 77. maddesinin öngördüğü koşulları göz önünde tutarak ve özellikle işverenin niteliğine göre, işyerinde uygulanması gereken İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü’nün ilgili maddelerini incelemek suretiyle, işverenin işyerinde alması gerekli önlemlerin neler olduğu, hangi önlemleri aldığı, hangi önlemleri almadığı, alınan önlemlere işçinin uyup uymadığı gibi hususlar ayrıntılı bir biçimde incelenmek suretiyle kusurun aidiyeti ve oranı hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek biçimde belirlenmelidir. (Hukuk Genel Kurulunun 16.06.2004 gün ve 2004/21-365 E.-369 K.sayılı kararı da aynı yöndedir ). Bu belirleme esnasında seçilecek bilirkişilerin iş güvenliği uzmanı olması kadar konunun ehli olması da zararlandırıcı olayın daha isabetli irdelenebilmesi açısından önem arz eder.
Bu açıklamalardan olarak somut olayda, sigortalı G.. A..’nun vefatı neticesini doğuran zararlandırıcı olaya dair aralarında trafik-iş güvenlik uzmanı bulunmayan ayrıca olayın İş Kanunu’nun 77. maddesi ve tüzük hükümleri kapsamında irdelenmediği 12.12.2012 tarihli kusur raporu dikkate alınarak neticeye varılması hatalı olmuştur.
Yapılacak iş,öncelikle davacılar murisinin kaza anında yaptığı iş göz önüne alınarak İş Kanunu’nun 77. maddesi ve tüzük hükümleri kapsamında yine iş güvenliği konusunda uzman ancak içerisinde en az bir trafik-iş güvenlik uzmanı da bulunan bilirkişi heyetine olayı yeniden inceletmek ve böylelikle tarafların kusur durumunu tartışmasız olarak ortaya koymak ve tüm delilleri bir arada tartışıp sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik inceleme ile hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 29.09.2014 gününde oy birliğiyle karar verildi.