Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/9773 E. 2014/18791 K. 29.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/9773
KARAR NO : 2014/18791
KARAR TARİHİ : 29.09.2014

MAHKEMESİ : Manisa 2. İş Mahkemesi
TARİHİ : 06/02/2014
NUMARASI : 2007/964-2014/60

Davacılar murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davacılar vekilince duruşmasız, davalılardan M.. B.. vekilince de duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan ve temyiz konusu hükme ilişkin dava, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hallerden hiçbirine uymadığından Yargıtay incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle, kanuni gerektirici sebeplere göre davacılar vekilinin tüm, davalı M.. B.. vekilinin ise aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine,
2- Dava, geçirdiği iş kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahiplerinin(anne,baba ve kardeş) maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemlerine ilişkindir.
Mahkemece, davacı anne için 9.332,21TL maddi-25.000,00TL manevi, davacı baba için 7.759,38TL maddi-25.000,00TL manevi, davacı kardeş için ise 8.000,00TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
A) Sigortalının ölüm tarihinde yürürlükte bulunan 506 sayılı Yasa’nın 12. maddesinde sigortalının iş kazası sonucu ölümü halinde hak sahiplerine gelir bağlanacağı bildirilmiş 506 sayılı Yasa’nın 24. maddesinde ” geçimi sigortalı tarafından sağlandığı belgelenen ana ve babasına” ibareleri 29.7.2003 tarihli 06.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4958 sayılı Yasa’nın 35. maddesi ile değiştirilerek ” sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi çalışmayan veya 2022 sayılı Yasa’ya göre bağlanan aylık hariç olmak üzere bunlardan her ne ad altında olursa olsun gelir veya aylık almayan ana ve babasına” ibareleri getirilmiştir.
Somut olayda ise , maddi tazminat talep eden davacı anne ve babaya kendi çalışmalarından ötürü Kurumdan aylık almaları nedeni ile iş kazası sigorta kolundan gelir bağlanmadığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca maddi tazminat isteminde bulunan bu davacıların gerçekten de ölenin desteğinden yararlandıklarını ve giderek maddi tazminata hak kazanacaklarını kabul etme imkanı yoktur. Bu durumda davacı anne ve babanın destekten yoksun kalma tazminatı istemlerinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.
B) Ayrıca zorunlu dava arkadaşlığı maddi hukukun bir hakkın birden fazla kişi tarafından dava edilmesini veya birden fazla kişiye karşı dava açılmasının öngördüğü durumdur. İş kazasından kaynaklanan tazminat davasında davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaz. Buradaki dava arkadaşlığı ihtiyari dava arkadaşlığı olup davacı yan isterse sorumluların tamamı yerine bir kısmına davasını yöneltebilir.
Görülmekte olan davanın taraflarından birinin, üçüncü bir kişiye bu davayı haber vermesine ve üçüncü kişiden bu davada kendisine yardım etmesini istemesine davanın ihbarı(duyurulması) denir. Davayı ihbarın usul hukuku bakımından amacı, dava kendisine ihbar edilen üçüncü kişinin, davaya katılarak davayı ihbar eden tarafa yardım etmesinin sağlanmasıdır. 6100 sayılı H.M.K.’nın 61. maddesinde de açıkça yazılı olduğu gibi, bir dava ancak davanın taraflarına oranla üçüncü kişi konumunda olan kişilere ihbar edilebilir. İhbar olunan kişinin H.M.K.’nın 63. maddesine göre ancak davayı kazanmasında hukuki yararı olan taraf yanında davaya katılma imkanı bulunmaktadır. Buraya kadar açıklanan hususlardan anlaşılacağı üzere, kendisine dava ihbar edilen üçüncü kişi davada taraf olma sıfatını kazanmaz. İhbar olunan gerçek veya tüzel kişi,derdest bir davada en fazla olarak müdahil sıfatı alabilecek kişidir. Bir davada hüküm ancak o davanın tarafları arasında kurulur. Bu nedenle açılmış bir davada, taraf ehliyeti bulunmayan üçüncü kişi konumunda olan ihbar olunanın aleyhine karar verilemez.
H.M.K’nın 114. maddesinde dava şartlarının nelerden ibaret olduğu belirtilmiş olup madde kapsamında taraf ehliyeti dava şartları arasında sayılmıştır. Dava şartlarının varlığı kamu düzenine ilişkin olup H.M.K’nın 115. maddesi kapsamında yargılamanın her aşamasında Mahkemece resen araştırılması gereken bir husustur.
Somut olayda ise, yargılamaya konu iş kazasında kusuru tespit edilen E.. Ç..’nın davalı sıfatı(taraf ehliyeti) bulunmayıp dava kendisine ihbar olunan üçüncü kişi olduğu açıktır. Hal böyle olunca taraf ehliyeti bulunmayan E.. Ç..’nın karar başlığında dahili davalı olarak belirtilip aleyhine netice doğurabilecek şekilde karar verilmesi de hatalı olmuştur.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalı M.. B..nın bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, fazla alınan temyiz harcının istek halinde davacılara iadesine, 29.09.2014 gününde oy birliğiyle karar verildi.