Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/9680 E. 2014/16740 K. 09.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/9680
KARAR NO : 2014/16740
KARAR TARİHİ : 09.09.2014

MAHKEMESİ : İzmir 3. İş Mahkemesi
TARİHİ : 27/02/2014
NUMARASI : 2013/71-2014/73

Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça ve yasaca cevaz bulunmamasına, temyiz edenin sıfatına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine
2-Dava 10.08.2006 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu sürekli iş göremezlik nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece Dairemizin ilk peşin sermaye değerinin rücu edilebilir bölümünün indirilmesi suretiyle maddi tazminatın belirlenmesi gerektiği ve maddi tazminat isteminin kısmen ret nedenine göre reddedilen bölüm üzerinden davalı yararına avukatlık ücreti verilemeyeceğine ilişkin bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda istemin kısmen kabulüne karar verilmiş ve bu karar süresinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece verilen önceki karar davalının tüm davacının ise sair temyiz itirazları reddolunmak suretiyle yalnızca sigortalının karşılanmayan zararının belirlenmesi sırasında indirimi gerekli peşin sermaye değeri ile davalı yararına takdir olunan avukatlık ücretinin tayını yönünden bozulmuş ve mahkemece bu ilama uyulmasına karar verilmekle, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğmuştur. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince de, sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara göre ortaya çıkan usuli kazanılmış hakka uyma zorunluluğu getirmektedir. (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı kararı). Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).
Kazanılmış haklar Hukuk Devleti kavramının temelini oluşturan en önemli unsurlardandır. Kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan yorumlar Anayasanın 2.maddesinde açıklanan “Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir” hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi toplumsal kararlılığı, hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır, belirsizlik ortamına neden olur ve kabul edilemez.
Somut olayda mahkemece ilk peşin sermaye değerinin tamamı indirilmek suretiyle maddi tazminatın belirlendiği hesap raporunun hükme esas alındığı görülmektedir. Oysa hükme esas alınan kusur bilirkişi raporuna göre, davalı taraf kusuru % 80 olup rücuya tabi peşin değerinde buna göre belirlenmesi gerektiği açıktır. Bu duruma göre de uyan bozma ilamına ve davacı yararına oluşan usuli kazanılmış hakka aykırı biçimde ilk peşin sermaye değerinin tamamının indirilmesi suretiyle maddi tazminatın belirlenmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.
Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuksal olgular dikkate alınmadan yazılı şekilde hüküm kurması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 09.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.