Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/9451 E. 2014/17180 K. 11.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/9451
KARAR NO : 2014/17180
KARAR TARİHİ : 11.09.2014

MAHKEMESİ : Ankara 7. İş Mahkemesi
TARİHİ : 13/03/2014
NUMARASI : 2013/290-2014/262

Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, taraf vekillerince temyiz edilmesi ve davalı vekilince duruşma talep edilmesi temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan ve temyiz konusu hükme ilişkin dava, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hallerden hiçbirine uymadığından Yargıtay incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, 03.04.1996 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu davacıda oluşan sürekli iş göremezlik nedeniyle davacının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece kısa kararda “Davanın kısmen kabulü ile, 6.000,00 TL’nin 01.04.2010 tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazla istemin reddine,”, denilmek suretiyle hüküm tesis edilmiş, gerekçeli kararda ise “1-Davanın kısmen kabulü ile,
6.000,00 TL manevi tazminatın 01.04.2010 tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazla istemin reddine,”, denilmek suretiyle kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratılmıştır.
Hakimin son oturumda tutanağa yazdırıp tefhim ettiği karar, esas karar olup, sonradan yazılan gerekçeli kararın bu karara aykırı olmaması gerekir. Oysaki, 13.03.2014 günlü oturumda tefhim edilen kısa karar ile gerekçeli kararın çelişkili olduğu zaptın ve kararın incelenmesinden açıkça anlaşılmaktadır. Bu durumda, konuyla ilgili 10.4.1992 tarihli ve 1991/7 Esas, 1992/4 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca bu aykırılığın giderilmesi suretiyle gerçeğe ve hukuka uygun bir karar verilmesi gereği açıktır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle eski hükümle bağlı kalınmaksızın yeni bir hüküm kurulmak üzere BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 11/09/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.