Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/9394 E. 2014/26627 K. 09.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/9394
KARAR NO : 2014/26627
KARAR TARİHİ : 09.12.2014

MAHKEMESİ : Aksaray İş Mahkemesi
TARİHİ : 07/05/2013
NUMARASI : 2011/209-2013/179

Davacı, 2008 yılından geriye dönük olarak 5 yıllık borçlanma hakkının Torba Yasa yolu ile verilmesini ve prim yatırılarak emekli olabileceğinin tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalı Kurumun aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, davacının SSK sigortalılığına göre sona erdirilen Bağ-Kur sigortalılığının oda kaydına göre 01/11/2001 tarihinden sonra geçerli olduğu ve davacının 6111 sayılı Kanundan yararlandırılması gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davacının, 02/11/2001 ile 14/04/2005 ve 16/07/2005 ile 11/04/2006 tarihleri arasında 1479 Sayılı Kanun kapsamında Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine, davacının 6111 sayılı Kanundan yararlandırılması yönelik talebi ile fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiştir.
1479 sayılı Kanunun 22/02/2006 gün ve 5458 sayılı Kanunun13. maddesi ile değişik 01/03/2006 tarihinde yürürlüğe giren Ek 19. maddesi ve 30/04/2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun geçici 17. maddesinde; “Kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlarla tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan, 1479 ve 2926 sayılı Kanunlara göre tescilleri yapıldığı halde, bu maddenin yürürlük tarihi itibarıyla beş yılı aşan süreye ilişkin prim borcu bulunanların, bu sürelere ilişkin prim borçlarını, prim borçlarının ödenmesine ilişkin Kurumca çıkarılacak genel tebliğin yayımı tarihini takip eden aybaşından itibaren 6 ay içerisinde ödememeleri halinde, prim ödemesi bulunan sigortalıların daha önce ödedikleri primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibarıyla, prim ödemesi bulunmayan sigortalıların ise tescil tarihi itibarıyla sigortalılığı durdurulur. Prim borcuna ilişkin süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmez ve bu sürelere ilişkin Kurum alacakları takip edilmeyerek, Kurum alacakları arasında yer verilmez. Ancak, sigortalı ya da hak sahipleri daha sonra müracaatları tarihindeki 80 inci maddenin ikinci fıkrasına göre belirlenecek prime esas kazanç tutarı üzerinden hesaplanacak borç tutarının tamamını, borcun tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde ödedikleri takdirde, bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilir. Sigortalılıkları önceki kanunlara göre durdurulanlar için de bu maddenin ikinci fıkrası hükmü uygulanır.” Anılan Tebliğ 14.01.2009 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş bulunmaktadır.
Somut olayda davacının prim borcu bulunması nedeni ile 1479 sayılı Kanunun Ek 19. (5510 sayılı Yasanın Geçici 17.) maddesi gereğince 1479 sayılı Kanun kapsamında Esnaf Bağ –Kur sigortalılığı 31/03/1992 tarihi itibariyle durdurulmuştur. 5510 Sayılı Kanunun Geçici 17. maddesinden yararlanarak Kurumca sigortalı sayıldığı sürelerin cari primlerini her zaman ödemesi mümkündür. Hal böyle olunca davacının, 31/03/1992 tarihinden sonraki döneme ait prim borçlarını ödemesi halinde durdurulan sigortalılığının geçerlilik kazanacak olması nedeni ile davacının ihtilaf konusu dönem için prim borçlarını ödemek yerine tespit davası açmakta hukuki yararı yoktur.
Yukarda açıklanan nedenlerle hukuki yarar yokluğu nedeni ile davanın reddi yerine tespit kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Kabule göre de; davacı vekille temsil edilmediği halde, davacı lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi hatalıdır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 09/12/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.