Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/9316 E. 2014/24089 K. 17.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/9316
KARAR NO : 2014/24089
KARAR TARİHİ : 17.11.2014

MAHKEMESİ : Samsun 3. İş Mahkemesi
TARİHİ : 27/03/2014
NUMARASI : 2013/598-2014/123

Davacı, 01/07/1995-30/11/2006 tarihleri arasında Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, davacının 01/07/1995-30/11/2006 tarihleri arası tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespiti istemine ilişkindir
Mahkemece, tevkifatların Kurum kayıtlarına geçmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş kararları; Kurumun prim alacaklarını Bakanlar Kurulu kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil etmesi halinde, Bağ-Kur’un prim ödenmesine rağmen, sigortalıyı re’sen kayıt ve tescil etmemesi, yasanın kendisine yüklediği re’sen tescil yükümlülüğüne aykırılık teşkil ettiğinden, prim tevkifatının yapıldığı tarihi izleyen aybaşından itibaren sigortalı olarak kabulü gerektiği yönündedir.
Tarım Bağ-Kur sigortalılığının temel koşulu 2926 sayılı Yasanın 2/1 ve 3/b maddelerinde belirtildiği gibi, tarımsal faaliyette bulunmaktır. Prim tevkifatına dayalı tespit davalarında, salt ziraat odası ve kooperatif kaydı gibi belgelerin bulunması yada ürün tesliminin olması tek başına davanın kabulü için yeterli değildir. Tarım Bağ-Kur sigortalılığının tespiti için öncelikle bir prim kesintisinin (tevkifat) bulunması gerekir. Yine bu prim kesintisini (tevkifatı) takip eden yıllarda, tarımsal faaliyete ilişkin olarak, hangi tarımsal ürünlerin yetiştirildiği, nereye satıldığı veya teslim edildiği, bu ürünlerden prim kesintisinin yapılıp yapılmadığı gibi hususlar da somutlaştırılarak belirlenmelidir.
Öte yandan ilk prim kesintisini izleyen yıllarda, prim kesintisi (tevkifat) veya ürün tesliminin iki yıla kadar olan süre dışında süreklilik arzettiği hallerde tarımsal faaliyetin sürekli olduğu kabul edilip, bu yıllar için de tespit kararı verilmesi gerekmektedir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davacının 01/12/2006 tarihi itibariyle tarım Bağ-Kur sigortalısı olarak tescil edildiği, teslim ettiği ürünlerden ilk defa Haziran/1995 tarihi olmak üzere takip eden 1996 yılında prim kesintisi yapıldığı, yine 1997 yılında ürün tesliminin bulunduğu, 1968 yılında kooperatif, 1998 yılında ziraat odası kaydının başladığı, kolluk tutanağında tarımla uğraştığının belirtildiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda, mahkemece tevkifatların Kurum kayıtlarına geçmediği gerekçesiyle davanın reddin karar verilmesi hatalı olmuştur. Yukarıda belirtildiği gibi prim kesintisine dayalı tespit davalarında, ilk prim kesintisinin yapıldığı yılı takip eden yıllarda da, prim kesintisinin veya ürün tesliminin yani tarımsal faaliyetin sürekli olması gerekir. Sürekli prim kesintisi ve ürün tesliminden amaç, bunun her yıl yapılabileceği gibi, prim kesintisi veya ürün tesliminin iki yıla kadar olan süre dışında devam ettiği durumlarda da tarımsal faaliyetin sürekli olduğu kabul edilir. Bu anlatımlar ışığında, 1995-1997 arası prim kesintileri ve ürün teslimi dikkate alınmadan, 1998-2006 arası dönemde ise prim kesintisi ve ürün teslimi bulunup bulunmadığı araştırılmadan sonuca gidilmesi hatalı olmuştur.
Yapılacak iş,
1-) davacının 01/07/1995-31/12/1997 tarihleri arası tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine,
2-) 01/01/1998-01/12/2006 tarihleri arası döneme gelince, yukarıda belirtilen hususlara uygun ayrıntılı araştırma yapılarak bu dönemde prim kesintisi veya ürün tesliminin bulunup bulunmadığını araştırmak eğer varsa davanın kabulüne, yoksa şimdiki gibi bu dönem yönünden reddine karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 17/11/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.