Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/9232 E. 2014/17495 K. 16.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/9232
KARAR NO : 2014/17495
KARAR TARİHİ : 16.09.2014

MAHKEMESİ : Gebze 1. İş Mahkemesi
TARİHİ : 04/02/2014
NUMARASI : 2010/864-2014/114

Davacı, iş kazası sonucu malüliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davacı ile davalılardan E.. İnş Ltd. Şti vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davacı ile temyiz eden davalı E.. İnş Yatırım San ve Tic Ltd Şti vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2- Dava 28.10.2009 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu sürekli iş göremezlik nedeniyle maddi ve manevi tazminat ile istirahatli olunun dönemde yoksun kalınan ücret alacağı istemine ilişkindir.
Mahkemece davalılardan A.. Boya Kimya İnş San Dış Tic Ltd Şti’ne yönelik davanın feragat nedeniyle reddine, maddi tazminat isteminin kabulüne, manevi tazminat istemi ile ücret alacağına ilişkin istemin ise kısmen kabulüne karar verilmiş ve bu karar süresinde davacı vekili ile aleyhine hüküm kurulan davalı E.. İnş Yatırım San ve Tic Ltd Şti vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yerel mahkemenin maddi ve manevi tazminata ilişkin kararı isabetlidir. Ancak geçerli bir feragat beyanı bulunmadığı halde davalı A.. Boya Kimya İnş San Dış Tic Ltd Şti’ne yönelik davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi istirahatli olduğu döneme ilişkin ücret kaybının belirlenmesinde de hataya düşüldüğü görülmektedir.
Feragat; davaya son veren taraf işlemlerinden biri olup, davacının mahkemeye karşı yapacağı tek taraflı bir irade beyanı ile olur. Feragatin geçerliliği için bunun davalı ve mahkeme tarafından kabul edilmesine gerek yoktur. Çünkü davacı davasından feragat etmekle, yalnız davasını geri almakla yetinmemekte, bilakis dava konusu yapmış olduğu haktan feragat etmektedir.
Davacının davasından feragat etmesi ile, dava konusu uyuşmazlık sona erer. Bu nedenle mahkeme henüz feragat nedeniyle davanın reddine karar vermemiş olsa bile, davacı feragatten dönemez; feragati ile bağlıdır. Fakat davacı, feragatin hata, hile veya ikrah nedeniyle geçersiz olduğunu aynı davada ileri sürebilir veya feragatin feshi için ayrı bir dava açabilir.
Somut olayda davacı 09.01.2014 tarihinde ibraz ettiği ıslah dilekçesi ile davalılardan A.. Boya Kimya İnş San Dış Tic Ltd Şti’ne yönelik davasını atiye bıraktığını açıklamış ve bu ıslah dilekçesi yöntemince davalılara tebliğ edilmesine rağmen karşı konulmamıştır. Her ne kadar 04.02.2014 tarihli karar duruşmasında davacının anılan davalıya yönelik davasından feragat ettiğine ilişkin beyan zapta geçilmiş ise de davacı vekili bu beyanla ilgili olarak imzası alınırken atiye terk ettiğini yazarak imzalamıştır. Hal böyle olunca gerek ıslah dilekçesi ve gerekse duruşma zaptındaki atiye terk edildiğine ilişkin davacı açıklaması ve kaydı karşısında davadan feragat edildiğine ilişkin irade beyanının bulunmadığı, davacının davasının atiye terk ettiğinin kabulünün gerektiğinin kabulü yerine davacının anılan davalıya yönelik davasından feragat ettiğinin kabulü ile davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.
Geçici iş göremezlik döneminde yoksun kalınan ücrete yönelik temyize gelince; 5510 sayılı Yasa’nın 16. maddesinde iş kazası veya meslek hastalığı dolayısıyla geçici iş göremezliğe uğrayan sigortalıya her gün için geçici iş göremezlik ödeneği verileceği, 18. maddesinde ise yatarak tedavi halinde günlük kazancın yarısı, ayakta tedavi ettirildiğinde ise günlük kazancın 2/3 oranında ödenek ödeneceği bildirilmiştir. Geçici iş göremezlik devresi olarak nitelendirilen sigortalının Kurumca sürekli iş gücü kayıp oranı tespit olununcaya kadar geçen, çalışılamayan, istirahatli olunan dönemde, sigortalının yoksun kaldığı gelir de(ücret kaybı zararı) iş kazası sonucu oluşan maddi zarar kapsamında olmakla; raporlu olunan dönemde çalışamayan sigortalının bu dönemde yoksun kaldığı ücreti kadar bir zararın oluşacağı ve bu zararın da maddi zarar içerisinde kabul edilmesi gerektiği açıktır. Sigortalının zararlandırıcı olay nedeni ile tedavisinin devam ettiği ve çalışamadığı sürelerdeki maddi zararı bu dönemde %100 iş gücü kaybına uğradığı kabulüne göre yapılmalı ve varsa sigortalının kusuru kadar indirime gidilmelidir. Bilirkişi aracılığıyla maddi zararı tespit edilip SGK.’ca sigortalıya ödenmesi gereken geçici iş göremezlik ödeneği var ise bunun rücuya tabi kısmının hesaplanan maddi zarardan düşülmesi ile elde edilecek sonuç kazalının geçici iş göremezlik dönemi de denilen istirahatli dönemdeki karşılanmamış zararını ortaya koyacaktır. Yerel Mahkemece davacının istirahatli olduğu dönemde yoksun kaldığı ücretin de maddi zarar içerisinde kabul edilerek bu kaybın hesaplatılması yoluna gidilmesi isabetlidir. Ne var ki hükme esas alınan hesap raporunda geçici iş göremezlik dönem zararının hem maddi zarar içerisinde hesaplanması ve hem de aynı dönem için ayrıca yoksun kalınan ücret hesaplanması yoluyla mükerrer biçimde zarar hesabı hatalı olmuştur.
Yapılacak iş; Geçici iş göremezlik devresinde sigortalının %100 iş gücü kaybına uğradığı, bu dönemde çalışamaması nedeniyle yoksun kaldığı ücreti kadar bir zararının olduğunun ve sigortalının kusuru kadar indirime gidilmesi gerektiğinin kabul edilmek suretiyle yapılan hesaptan Kurumca sigortalıya istirahatli kaldığı dönemde ödenen geçici iş göremezlik ödemenin rücuya tabi kısmını düşmek ve tüm delilleri bir arada değerlendirip sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuksal olgular dikkate alınmadan yazılı şekilde hüküm kurması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı vekili ile aleyhine hüküm kurulan davalı E.. İnş Yatırım San ve Tic Ltd Şti vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine
16.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.