Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/9114 E. 2014/23351 K. 10.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/9114
KARAR NO : 2014/23351
KARAR TARİHİ : 10.11.2014

MAHKEMESİ : Sivas İş Mahkemesi
TARİHİ : 04/03/2014
NUMARASI : 2012/640-2014/81

Davacı, 01/01/1986 – Temmuz 2012 tarihleri arasında çakışan SSK’lı günler hariç Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine, yaşlılık aylığı almaya hak kazandığına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

K A R A R

Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
Dava, davacının 01/01/1986-11/06/2012 tarihleri arası 506 sayılı Yasaya tabi çalışmalar haricinde tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespiti ile Temmuz/2012 tarihi itibariyle yaşlılık aylığı bağlanması istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağı 2926 sayılı Yasa’nın 10. maddesinde düzenlenmiş olup, bu maddeye göre, sigortalıların kayıt ve tescil işlemlerinde valilik, kaymakamlık, özel idare, belediye, muhtarlık ve nüfus idareleri kayıtları ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarının,kanunla kurulu meslek kuruluşlarının, tarım satış kooperatifleri ve birliklerinin,tarım kredi kooperatifleri ve birliklerinin, P.. E.. İ.. Kooperatifleri ile Birliği ve Türkiye Şeker Fabrikaları Anonim Şirketi kayıtları esas alınacağı belirtilmiştir.
Öte yandan, Dairemizin ve giderek Yargıtay’ın yerleşmiş görüşleri, tarım Bağ-Kur sigortası kapsamında kesintisiz tarımsal faaliyetin bulunduğunun anlaşıldığı hallerde, gerek 506 ve gerekse 1479 sayılı Yasalar kapsamındaki kısa süreli çalışmaların 2926 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılığı tümden sona erdirmeyeceği, 2926 sayılı Yasanın 36 ve 10.maddesindeki şartların da gerçekleşmesi halinde 506 ve 1479 sayılı Yasalar kapsamındaki kısa süreli çalışmalar dışında kalan süreler bakımından Tarım Bağ-Kur sigortalısı olunduğunun kabulünün gerekeceği, 506 ve 1479 sayılı Yasalar kapsamındaki çalışmaların uzun süreli olduğu hallerde ise, tarımsal faaliyetin kesintiye uğradığının ve anılan çalışmaların sona ermesinden sonra, 2926 sayılı Yasa kapsamında sigortalılığın yeniden başlatılabilmesi için, doğrudan prim yatırılması veya aynı yasanın 36.maddesine göre ürün bedelinden tevkifat yapılması yoluyla yeniden kayıt ve tescil yolundaki iradenin ortaya konulması gerektiği dairemizin giderek Yargıtay’ın yerleşmiş görüşlerindendir.
Bunun yanında 2926 sayılı Yasa’nın 5 ve 6.maddelerine göre tarım Bağ-Kur sigortalılığının 506 ve 1479 sayılı Yasalar kapsamındaki kısa süreli çalışmaların başlamasından bir gün önce sona ereceğinin ve bu çalışmaların sona ermesinden bir gün sonra başlayacağının gözönünde bulundurulması gerekir.
Bir yıldan daha az süren zorunlu sigortalılık kapsamındaki çalışmalar kısa süreli olup, kesintisiz bir şekilde bir yıl veya daha fazla süren çalışmalar ise uzun süreli çalışmadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının tarımsal faaliyeti nedeniyle 01/01/1986 tarihinde tarım Bağ-Kur sigortalısı olarak tescil edildiği, 01/09/1985-10/01/1986 tarihleri arasındaki 506 sayılı yasa kapsamında çalışması nedeniyle sigortalılığın tescil tarihi itibariyle iptal edildiği, 1981-1998 yılları arası kısa süreli 506 sayılı yasa kapsamında çalışmalarının bulunduğu ve bu çalışmalardan bir kısmının Kocaeli İlinde geçtiği, 6111 sayılı Yasa kapsamında 2011/6. ayda toplu ödeme yaptığı, adına kayıtlı 2008 edinme tarihli ve hisseli tarlalar bulunduğu, yine belediye başkanlığına 61 dekar arazi beyanında bulunduğu, tanıklar beyanlarında davacının Kocaeli’nde oturduğunu yaz ve güz dönemi gelip arazileri ekip biçtiğini, tarımsal faaliyeti kardeşiyle birlikte yaptıklarını belirttikleri anlaşılmaktadır.
Somut olayda, mahkemece davacının Kocaeli İlinde oturduğu ve tanık beyanları dışında herhangi bir delil bulunmadğı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, arazilerin bulunduğu yerin dışında oturulması tarımla uğraşmadığı anlamına gelmemektedir. Kaldıki tapu kayıtlarında davacı adına tarlalar bulunduğu ve bu tarlaları kardeşiyle beraber işledikleri belirtilmekteder. Dolayısıyla tarımsal faaliyette bulunup bulunmadığı ayrıntılı bir şekilde araştırılmadan araştırılmadan sonucu gidilmesi hatalı olmuştur.
Yapılacak iş, davanın nitelikçe kamu düzenine ilişkin olduğunu göz önünde bulundurarak öncelikle nizalı dönemde 10. maddede belirtilen kayıtların olup olmadığını söz konusu kuruluşlardan, davacının adına kayıtlı gözüken taşınmazları kullanıp kullanmadığını araştırmak, tarımsal kredi kullanıp kullanmadığını belirlemek, il veya ilçe tarım müdürlüklerinde kaydının bulunup bulunmadığını, doğrudan gelir desteği alıp almadığını belirlemek, bu dönemde ne tür ürün yetiştirdiğini, yetiştirdiği ürünleri teslim etmişse, teslim ettiği ilgili kişi ve kuruluşları tespit etmek, uyuşmazlık konusu dönemin köy muhtarı ve azalarla ile yeterli bilgi ve görgüye sahip kişileri belirleyip tanık olarak dinlemek, ayrıca zabıta marifetiyle ayrıntılı araştırma yaptıktan sonra diğer bütün delilleri birlikte değerlendirerek ve yaşlılık aylığı talebinide yeni oluşacak bu kapsamda inceleyerek sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 10/11/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.