Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/884 E. 2014/8000 K. 15.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/884
KARAR NO : 2014/8000
KARAR TARİHİ : 15.04.2014

MAHKEMESİ : Gebze 3. İş Mahkemesi
TARİHİ : 31/10/2013
NUMARASI : 2012/430-2013/529

Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillere, kanuni gerektirici nedenler ile temyiz edinin sıfatına ve temyiz kapsamı ile nedenlerine göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, iş kazası sonucu sigortalının sürekli iş görmezliği nedeniyle maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, 36.258,73 TL maddi ve 11.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinden; 6100 sayılı HMK’nun 107. maddesi gereğince açılan 13.09.2012 havale tarihli dava dilekçesi ile 03.12.2005 tarihli iş kazası nedeniyle davacının maddi ve manevi zararının belirlenmesi ile belirlenen tazminat alacağına ilişkin bakiye harcın tamamlattırılmasına karar verilmesinin talep edildiği ve 5.000,00 TL harca esas değer üzerinden peşin harcın yatırıldığı, davacı vekilince sunulan 18.03.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile tazminat miktarının 39.499,31 TL olarak artırıldığı ve manevi tazminat miktarı belirlendiğinde harcın ayrıca tamamlanacağı, şimdilik maddi tazminata ilişkin harcın tamamlandığının belirtildiği, 19.03.2013 tarihli duruşmada davacı vekilince ıslah dilekçesi ile talep edilen 39.499,31 TL tazminatın maddi tazminat istemine ilişkin olduğu, manevi tazminat miktarı mahkemece belirlendiğinde harcının ikmal edileceğinin beyan edildiği, mahkemece talep edilen manevi tazminat miktarının sorulması üzerine kaza tarihi itibariyle 15.000,00 TL manevi tazminatın tahsilini talep ettiklerinin beyan edildiği, davacı vekilince sunulan 11.10.2013 havale tarihli dilekçede talep edilen 15.000,00 TL manevi tazminata ilişkin harcın ikmal edildiği beyan edilerek ekindeki sayman mutemedi alındısında 51,25 TL tamamlama harcının yatırıldığı anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık, iş kazası sonucu oluşan manevi zararın HMK’nın 107.maddesine göre dava yoluyla tespitinin mümkün olup olmadığı ve usulüne uygun olarak açılmış manevi tazminat davası bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
6100 sayılı HMK’nın “Belirsiz Alacak ve Tespit Davası” başlıklı 107.maddesine göre
” Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.
Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir.Ayrıca, kısmi eda davasının açılabildiği hâllerde, tespit davası da açılabilir ve bu durumda hukuki yararın var olduğu kabul edilir.”
Manevi zararın tespiti istemine ilişkin olarak;
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 01.03.2006 tarih ve 2006/2-14 E, 2006/26 K. sayılı kararında ifade edildiği üzere manevi tazminat, zarar görenin kişilik değerlerinde bedensel bütünlüğünün iradesi dışında ihlali hallerinde meydana gelen eksilmenin (manevi zararın) giderilmesi, tazmin ve telafi edilmesidir. Zarar görene tanınmış olan manevi tazminat hakkı kişinin sosyal, fiziksel ve duygusal kişilik değerlerinin saldırıya uğraması durumunda öngörülen bir tazminat türüdür. Amacı ise kişinin, hukuka aykırı olan eylemden dolayı bozulan manevi dengesinin eski haline dönüşmesi, kişinin duygusal olarak tatmin edilmesi, zarar vereni bir daha böyle bir eylemde bulunmaktan alıkoyması gibi olguları karşıladığı bir gerçektir. Manevi tazminat, kişinin çekmiş olduğu fiziksel ve manevi acıları dindirmeyi, hafifletmeyi amaçlar. Bu tazminat bizzat yaşanan acı ve elemin karşılığıdır. Bu tazminat türü, kişinin haksız eylem sonucu duyduğu acı ve elemin giderilmesini amaçladığı için, zarar gören kişi, öngördüğü miktarı belirleyerek istemde bulunabilir. Manevi zarar, haksız eylemin sonucunda, uğranılan kişilik değerlerindeki azalmanın karşılığı olduğu ve zarar gören tarafından da takdir ve tayin edilebilir bulunduğu için birden fazla bölümler halinde istenemez. Bu tazminat bizzat yaşananın acı ve elemin karşılığı olduğu için, haksız eylemin meydana geldiği anda gerçekleşir. Acı ve elemin bölünerek bir kısmının açılacak kısmi dava ile, kalanının açılacak başka bir davada talep edilmesi, manevi tazminatın özüne ve işlevine aykırı düşer. Ödemenin uzaması, para değerindeki düşüşler, enflasyon nedeniyle alım gücünün azalması gibi nedenlerle hükmedilecek miktarın faizi ile birlikte tahsili zararı karşılamaktan uzak olması, manevi tazminatın bölünerek istenmesini haklı göstermez. İş kazasında zarar gören davacı, davanın açıldığı tarihte manevi tazminat alacağının miktarını kendisi belirlediğinden, davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu söylenemez. O halde manevi tazminat istemi manevi tazminatın bölünemezliği kuralına aykırı bir biçimde kısmi veya belirsiz alacak davası olarak açılamaz ve manevi zararın HMK’nın 107.maddesine göre dava yoluyla tespiti de istenemez.
Öte yandan harca tabi davalarda her dava açılırken davalıdan başvurma harcı ile nispi harca tabi davalarda nispi karar ve ilam harcının dörtte biri peşin olarak alınır. Gerekli harçlar alındıktan sonra dava dilekçesi esas defterine kaydedilir ve dava, dava dilekçesinin esas defterine kayıt edildiği tarihte açılmış sayılır. Somut olayda, davacı vekilinin 18.03.2013 havale tarihli ıslah dilekçesi ve 19.03.2013 tarihli duruşmadaki beyanında dava dilekçesi ile talep edilen 5.000,00 TL tazminatı maddi tazminat istemine hasrederek dava konusu iş kazası nedeniyle 15.000,00 TL manevi tazminat talep ettiği ve 11.10.2013 tarihinde manevi tazminat istemine ilişkin tamamlama harcını yatırdığı ancak başvuru harcını yatırmadığı anlaşılmıştır.
Yapılacak iş; manevi tazminat isteminin 6100 sayılı HMK’nun 107. maddesinde düzenlenen belirsiz alacak davasına konu olamayacağı gibi, yargılama aşamasında da başvuru harcı yatırılarak usulüne uygun açılmış bir ek dava olmadığı da dikkate alınarak davacı tarafın manevi tazminat istemi hakkında dava açma hakkı saklı kalmak üzere karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde istemin kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Mahkemece yukarıdaki olgular dikkate alınmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: ükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 15.04.2014gününde oybirliğiyle karar verildi.