Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/866 E. 2014/2530 K. 18.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/866
KARAR NO : 2014/2530
KARAR TARİHİ : 18.02.2014

MAHKEMESİ : Zonguldak 3. İş Mahkemesi
TARİHİ : 26/11/2013
NUMARASI : 2011/724-2013/608

Davacı, meslek hastalığı sonucu maluliyetinden doğan manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava nitelikçe; meslek hastalığına bağlı olarak % 58,00 oranındaki sürekli iş göremezliğinin, 02.06.2011 tarihinde artarak % 78,00 oranına yükselmesi nedeniyle, % 20,00 fark için sigortalının manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece davacının % 20,00 oranındaki fark üzerinden manevi tazminat isteminin kabulüne karar verilmiş ve bu karar süresinde davalı Avukatı tarafından temyiz edilmiştir.
Sigortalıya bağlanacak gelir ve hükmedilecek tazminatın miktarını doğrudan etkilemesi nedeniyle, işçide oluşan meslekte güç kayıp oranının hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeksizin kesin olarak saptanması gerekir.
5510 Sayılı Yasa’nın 14. maddesinde meslek hastalığının 4. maddenin birinci fıkrasının (a) bendi ile 5. madde kapsamında bulunan sigortalılar bakımından, sigortalının meslek hastalığına tutulduğunu öğrenen veya bu durum kendisine bildirilen işveren tarafından bu durumun öğrenildiği günden başlayarak üç iş günü içinde, iş kazası ve meslek hastalığı bildirgesi ile Kuruma bildirmesinin zorunlu olduğu, meslek hastalığı ile ilgili bildirimler üzerine gerekli soruşturmaların Kurumun denetim ve kontrol ile yetkilendirilen memurları tarafından veya Bakanlık İş Müfettişleri vasıtasıyla yaptırılabileceği, hangi hallerin meslek hastalığı sayılacağının, iş kazası ve meslek hastalığı bildirgesinin şekli ve içeriğinin verilme usulü ile bu maddenin uygulanmasına ilişkin diğer usul ve esasların, Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikte düzenleneceği, yönetmelikte belirlenmiş hastalıklar dışında herhangi bir hastalığın meslek hastalığı sayılıp sayılmaması hususunda çıkabilecek uyuşmazlığın Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunca karara bağlanacağı bildirilmiştir.
5510 sayılı Yasa’nın 95. maddesinde ise “Bu Kanun gereğince, yurt dışında tedavi için yapılacak sevklere, çalışma gücü kaybı, geçici iş göremezlik ödeneklerinin verilmesine ilişkin raporlar ile iş kazası ve meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücü veya çalışma gücü kaybına esas teşkil edecek sağlık kurulu raporlarının usul ve esaslarını, bu raporları vermeye yetkili sağlık hizmeti sunucularının sahip olması gereken kriterleri belirlemeye, usulüne uygun olmayan sağlık kurulu raporu ve dayanağı tıbbî belgeleri düzenleyen sağlık hizmet sunucusuna iade edecek belirlenen bilgileri içerecek şekilde yeniden düzenlenmesini istemeye Kurum yetkilidir.
Usulüne uygun sağlık kurulu raporu ve dayanağı tıbbî belgeler ile gerekli diğer belgelerin incelenmesiyle; yurt dışında tedavi için yapılacak sevklere, vazife malullük derecesini, iş kazası veya meslek hastalığı sonucu tespit edilen meslekte kazanma gücünün kaybına veya meslekte kazanma gücünün kaybı derecelerine ilişkin usulüne uygun düzenlenmiş sağlık kurulu raporları ve diğer belgelere istinaden Kurumca verilen karara ilgililerin itirazı halinde, durum Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunca karara bağlanır.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar, Sağlık Bakanlığı ile Kurumun birlikte çıkaracağı yönetmelikle düzenlenir.” Bu yasal düzenleme gereğince düzenlenen Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 40. maddesine göre de, “Sigortalının çalıştığı işten dolayı meslek hastalığına tutulduğunun;
a) Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmet sunucuları (Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’nin 5. ve geçici 2. maddesine göre Ankara, İstanbul ve Zonguldak’ta Sağlık Bakanlığı Meslek Hastalıkları Hastaneleri veya devlet üniversitesi hastaneleri) tarafından usulüne uygun olarak düzenlenen sağlık kurumu raporu ve dayanağı tıbbî belgelerin incelenmesi,
b)Kurumca gerekli görüldüğü hallerde, işyerindeki çalışma şartlarını ve buna bağlı tıbbî sonuçlarını ortaya koyan denetim raporları ve gerekli diğer belgelerin incelenmesi, sonucu Kurum Sağlık Kurulu tarafından tespit edilmesi zorunludur.
Kural olarak Yüksek Sağlık Kurulunca verilen karar Sosyal Güvenlik Kurumunu bağlayıcı nitelikte ise de diğer ilgililer yönünden bir bağlayıcılığı olmadığından Yüksek Sağlık Kurulu Kararına itiraz edilmesi halinde inceleme Adli Tıp Kurumu aracılığıyla yaptırılmalıdır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 28.06.1976 günlü, 1976/6-4 sayılı Kararı da bu yöndedir.
Somut olayda meslek hastalığına maruz kalan işçide oluşan sürekli iş göremezlik oranının Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunca da % 58,00 olarak tespitine dair rapora itiraz üzerine Adli tıp 3. İhtisas Kurulu tarafından yapılan inceleme sonucunda Sigortalıda oluşan sürekli iş göremezliğin % 78,00 olduğunun belirlendiği açıktır. Hal böyle olunca iki rapor arasındaki çelişkinin Adli Tıp Genel Kurulu tarafından giderilmesi gerekirken, Sosyal Güvenlik Kurumu Kocatepe Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezi ile Adli Tıp İhtisas Kurulu raporları ile belirlenen iş göremezlik oranlarının uyumlu olduğundan bahisle çelişki olmadığının kabulü ile bu oran üzerinden tazminata karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Yapılacak iş Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu ile Adli tıp 3.ihtisas Kurulunu sürekli iş göremezlik oranının tespitine ilişkin kararları arasında ortaya çıkan çelişkiyi Adli tıp Genel Kurulundan yeniden rapor almak suretiyle gidermek ve sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın davalı itirazına rağmen davacıda belirlenen sürekli iş göremezlik oranları arasındaki çelişki giderilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozmanın niteliğine göre sair yönlere ilişkin temyiz itirazlarının ilerde incelenmesine, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 18/02/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.