Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/8584 E. 2014/10853 K. 15.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/8584
KARAR NO : 2014/10853
KARAR TARİHİ : 15.05.2014

MAHKEMESİ : Kayseri 3. İş Mahkemesi
TARİHİ : 25/03/2014
NUMARASI : 2013/586-2014/158

Davacı, 01/01/2007 tarihinden sonraki 1479 ve 2926 sayılı Tarım Bağ-Kur sigortalılıklarının iptaline, 2007-2010 tarihleri arasındaki SSK isteğe bağlı sigortalılığının geçerli olduğunun ve 01/04/2011 tarihinden itibaren SSK’dan yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
KARAR
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal gerektirici nedenlere göre davalı Kurumun aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2- Dava, davacının 01/01/2007 tarihinden sonraki 2926 Sayılı Tarım Bağ-Kur sigortalılığının iptali, 2007 – 2010 tarihleri arasındaki 42 aylık SSK isteğe bağlı sigortalılığının geçerli olduğunun tespiti, 01/04/2011 tarihinden itibaren SSK yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.
Yerel mahkemenin davanın kabulüne ilişkin önceki kararı davalı Kurum tarafından temyiz edilmiş ve dava dilekçesindeki istem ve mevcut delil durumuna göre yapılan inceleme ile Dairemizce, “5458 sayılı Kanunun 15. maddesi ile 2926 sayılı Yasının “Sigortalı Sayılmayanlar” başlıklı 4. maddesinin (c) bendi değiştirilmiş olup “Yıllık tarımsal faaliyet gelirlerinden bu faaliyete ilişkin masraflar düşüldükten sonra kalan tutarın aylık ortalamasının 16 yaşından büyükler için tespit edilen asgari ücret tutarından az olduğunu beyan eden veya belgeleyenler sigortalı sayılmazlar.” hükmü getirilmiştir.
Uyuşmazlık 30/11/2006 tarihinden sonra davacının tarımsal faaliyetinin devam edip etmediği ve 01/02/2007 tarihinde başlayan isteğe bağlı sigortalılığının geçerli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Yapılacak iş, ihtilaflı dönemde davacının tarımsal faaliyetinin devam edip etmediği hususunda ayrıntılı bir araştırma yapmak, davacının adına kayıtlı veya zilyetlikle edindiği tarım arazisi bulunup bulunmadığını araştırmak, ihtilaflı dönemdeki köy muhtarlarını ve yetecek kadar azayı tespit edip dinlemek, davacının tarım aleti, traktörü olup olmadığını tespit etmek, tarımsal faaliyetinin devam ettiğinin anlaşılması halinde Yıllık tarımsal faaliyet gelirlerinden bu faaliyete ilişkin masraflar düşüldükten sonra kalan tutarın aylık ortalamasının 16 yaşından büyükler için tespit edilen asgari ücret tutarından az olup olmadığını ilgili vergi dairesi ve Ziraat Odası aracılığı ile gerektiğinde bilirkişi raporu ile tespit ettirip sonucuna göre karar vermekten ibarettir.” denilerek bozulmuştur.
Yerel Mahkemece Dairemizin bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; davacının davasının kabulü ile davacının 30/11/2006 tarihinden sonraki 1479 ve 2926 sayılı yasaya tabi sigortalı olmadığının tespiti ile bu tarihten sonraki tarım bağ-kur sigortalılığının iptaline, davacının 01/01/2007 – 31/07/2010 tarihleri arasında isteğe bağlı sigortalılığının geçerli olduğunun tespitine, davacının başvuru tarihini takip eden ay başı olan 01/04/2011 tarihinden itibaren kısmi yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine karar verilmiş ve bu karar davalı Kurum tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının Tarım Bağ-Kur sigortalılığının 01/02/1986 tarihi itibariyle resen başlatıldığı, 09/04/1987 tarihi itibariyle SSK çalışması nedeniyle çıkışının yapıldığı, 14/07/2003 tarihli İB formunda 30/09/1998 tarihinde başlayan Tarım Kredi Kooperatifi kaydının bulunduğunun bildirildiği ve buna göre 01/08/2003 tarihi itibariyle sigortalılığının yeniden başlatıldığı, 04/12/2006 tarihli İB formunda davacının Tarım Kredi Kooperatifi kaydının 30/09/1998-30/11/2006 tarihleri arasında bulunduğunun ve muhtarlık yazısında davacının 31/10/2006 tarihinde tarımsal faaliyetini bıraktığının bildirilmesinden sonra 30/11/2006 tarihi itibariyle davacının çıkışı yapıldığı, davacının Tarım sigortalılığının araştırılması hususunda Kontrol raporu düzenlendiği ve 04/11/2010 tarihli raporda davacının 01/02/1986 yılından beri tarımsal faaliyetine devam ettiğin, 1-2 adet büyükbaş hayvanının olduğun ve bunun dışında inşaatlarda sıvacılık yaptığı kanaatine varıldığının bildirildiği, kontrol raporu doğrultusunda 30/11/2006 tarihindeki çıkışının iptal edildiği, 25/02/2011 tarihli yazıda Tarım Bağ-Kur sürelerinin 01/02/1986-09/04/1987 ve 01/08/2003-devam olarak yeniden düzenlendiğinin ve 8.389,26 TL prim borcunun bulunduğunun bildirildiği, davacının 01/02/2007 tarihinden Temmuz 2010 ayına kadar düzenli isteğe bağlı sigorta primi ödediği, 25/04/1972-15/12/2000 tarihleri arasında 941 gün SSK zorunlu sigortalılığının bulunduğu, Kurum tarafından 01/03/2011 tarihli talebine istinaden yazılan 04/03/2011 tarihli yazıda 25/04/1972-15/12/2000 tarihleri arasında 1340 gün SSK sigortalılığının bulunduğunun, 3600 gün sayısını tamamlaması halinde emekliliğe hak kazanacağının bildirildiği, 30/09/1998-30/11/2006 tarihleri arasında Tarım Kredi Kooperatifi Kaydının bulunduğu, bozma ilamı doğrultusunda gerekli araştırmaların yapıldığı, muhtar ve azaların beyanlarının alındığı anlaşılmaktadır.
Tüm bu hususlar bir arada değerlendirildiğinde; davacının 30/11/2006 tarihinden sonraki 2926 sayılı yasaya tabi sigortalı olmadığının tespiti ile bu tarihten sonraki tarım Bağ-Kur sigortalılığının iptaline karar verilmesi doğru ise de davacının isteğe bağlı prim ödemelerinin 01/02/2007-31/07/2010 tarihleri arasında devam ettiği göz önünde bulundurulmadan 01/01/2007-31/07/2010 tarihleri arasında isteğe bağlı sigortalılığının geçerli olduğunun tespitine karar verilmiş olması hatalı olmuştur.
3- Ayrıca, davacının 01/02/2007 tarihinde 506 sayılı Kanunun 85. maddesine göre başlayan isteğe bağlı sigortalılığının 5510 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 01/10/2008 tarihinden sonra bu kanunun 4. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi kapsamında mı yoksa (b) bendi kapsamında mı devam edeceği hususunun da açıklanması gerekmektedir.
5510 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce, 506 sayılı Kanunun 85., 1479 sayılı Kanunun 79., 2926 sayılı Kanunun 60. maddelerine tabi isteğe bağlı sigortalılığı devam edenlerin sigortalılığı, yeni bir yazılı talep alınmaksızın ve Türkiye’de ikamet şartı aranmaksızın 5510 sayılı Kanunun isteğe bağlı sigortalılığına ilişkin hükümlerine göre devam ettirilir. Bu kişilerin isteğe bağlı sigorta primi ödenmiş süreleri, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları ile genel sağlık sigortası hükümlerinin uygulanmasında dikkate alınır ve bu süreler 5510 sayılı Kanunun 4. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalılık süresi olarak kabul edilir.
Somut olayda; 01/02/2007 tarihi itibariyle 506 sayılı Kanunun 85. maddesi kapsamında isteğe bağlı sigortalılığı başlayan ve buna göre primlerini ödeyen davacının 5510 sayılı Kanunun yürürlük tarihi olan 01/10/2008 tarihinden itibaren 506 sayılı Kanunun 85. maddesine göre ödediği isteğe bağlı sigortalılık prim sürelerinin malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları ile genel sağlık sigortası hükümlerinin uygulanmasında dikkate alınması ve bu sürelerin 5510 sayılı Kanunun 4. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalılık süresi olarak kabul edilmesi gerekmektedir.
Bu durumda, davacının 01/10/2008 tarihinden sonraki sigortalılığının 5510 sayılı Kanunun 4. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalılık süresi olarak kabul edilmesi gerektiğinden ve geriye dönük 1260 gün şartını SSK sigortalılığı kapsamında sağlayamadığından 01/04/2011 tarihi itibariyle SSK kapsamında kısmi yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine karar verilmesi de doğru olmamıştır. Ayrıca toplam sigortalı prim gün sayısı 3820 olan davacı Bağ-Kur sigortalılığı kapsamında da yaşlılık aylığı koşullarını sağlayamamıştır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 15/05/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.