Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/8495 E. 2014/10852 K. 15.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/8495
KARAR NO : 2014/10852
KARAR TARİHİ : 15.05.2014

MAHKEMESİ : İstanbul 22. İş Mahkemesi
TARİHİ : 20/02/2014
NUMARASI : 2013/481-2014/57

Davacı, yersiz ödenen yaşlılık aylıklarının faiziyle birlikte ve sağlık harcamalarının tahsiline yönelik Kurum işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal gerektirici nedenlere göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, yersiz ödenen yaşlılık aylıklarının faiziyle birlikte ve sağlık harcamalarının tahsiline yönelik Kurum işleminin yersiz olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
Yerel mahkemenin davanın kabulüne ilişkin önceki kararı davalı Kurum tarafından temyiz edilmiş ve dava dilekçesindeki istem ve mevcut delil durumuna göre yapılan inceleme ile Dairemizce, “Somut olayda, 01/11/2008 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı almaya başlayan davacının vergi kaydının yeniden başladığı ve 5510 sayılı Yasa’nın 4/b (mülga 1479 sayılı Yasa) kapsamındaki çalışmalarının devam ettiği ve böylece Türkiye’de çalışmaya devam ettiği anlaşılmakla 5754 sayılı Yasa’nın 79. maddesi ile değişik 3201 sayılı Yasa’nın 6/B maddesine göre davacının vergi kaydının başladığı tarihinden itibaren yaşlılık aylığı alması mümkün değildir. 3201 sayılı Yasa’nın 6/B maddesi 5997 sayılı Kanun’un 15. maddesi ile değiştirilerek Yasa’nın yürürlüğe girdiği 19/06/2010 tarihinden itibaren Türkiye’de sigortalı olarak çalışmaya başlayanlar hakkında 31/05/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun sosyal güvenlik destek primine tabi olarak çalışılmasına ilişkin hükümlerin uygulanacağı ifade edilmiş ise de bu kuralın Yasa’nın yürürlüğe girdiği tarihten önceki uyuşmazlıklara uygulanması mümkün değildir. Bu durum Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15/06/2012 tarih 2012/1-196 Esas 2012/396 Karar sayılı kararında da belirtilmektedir.
Bu nedenle Kurumun vergi kaydının başladığı tarihinden itibaren ödenen yaşlılık aylığı ve faizinden oluşan miktarı geri istemesi yerinde olup dosyadaki belgelerden davacının vergi kaydının hangi tarihte başladığı anlaşılamamakta olup davacının 3201 sayılı yasaya göre yaptığı yurt dışı borçlanmasına ilişkin bilgi ve belgelerde dosya içerisinde bulunmamaktadır.
Yapılacak iş, ilk olarak davacının vergi kayıt tarihleri ile 3201 sayılı Yasaya göre yaptığı yurt dışı borçlanmasına ilişkin bilgi ve belgeleri getirtmek ve 01/11/2008 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı almaya başlayan davacının 5754 sayılı Yasa’nın 79. maddesi ile değişik 3201 sayılı Yasa’nın 6/B maddesine göre vergi kaydının yeniden başladığı tarihten itibaren yaşlılık aylığı alması mümkün olmadığından getirtilen bilgi ve belgelerin sonucuna göre karar vermektir.” denilerek bozulmuştur.
Yerel Mahkemece Dairemizin bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; davanın reddine karar verilmiş ve bu karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının 02/11/1993-31/12/1994 ve 19/01/1995-29/06/2010 tarihleri arasında esnaf Bağ-Kur sigortalısı olduğu, 15/06/1993-01/11/1993 tarihleri arasında 96 gün 506 sayılı Yasa kapsamında sigortalılığının bulunduğu, yurt dışında geçen 3662 günü 3201 sayılı Yasa kapsamında borçlanarak bedelini ödediği, davacıya 23/10/2008 tarihli tahsis talebine göre 02/11/1993-31/12/1994 ve 19/01/1995-23/10/2008 tarihleri arasındaki 5373 gün Bağ-Kur, 96 gün SSK ve 3662 gün yurtdışı borçlanmasına göre 01/11/2008 tarihi itibariyle yaşlılık aylığı bağlandığı, Kurum tarafından yazılan 14/06/2010 tarihli yazı ile haksız karne kullanımı nedeniyle 3.058,17 TL asıl alacak ve 221,22 TL faiz olmak üzere toplam 3.279,39 TL borcunun bulunduğunun ve 7 gün içinde ödemesi gerektiğinin bildirildiği, 30/03/2010 tarihli borç bildirim belgesinde yurtdışı hizmet borçlanması yaparak emekli olmasından sonra ticari faaliyetinin devam ettiği tespit edildiğinden maaşının iptal edildiğinin ve 8.624,83 TL borcunun bulunduğunun bildirildiği, davacının 29/06/2010 tarihinde yeniden tahsis talebinde bulunduğu ve davacıya 02/11/1993-31/12/1994 ve 19/01/1995-29/06/2010 tarihleri arasındaki 5979 gün Bağ-Kur, 96 gün SSK ve 3662 gün yurtdışı borçlanmasına göre 01/07/2010 tarihi itibariyle yaşlılık aylığı bağlandığı, davacının 01/11/1993-31/12/1994, 27/02/1997-26/02/1998, 10/07/1997-01/06/1998, 29/04/1998-28/01/2004 tarihleri arasında ve 01/01/2004 tarihinden beri devam eden sigortalılığının bulunduğu anlaşılmaktadır.
23/10/2008 yaşlılık aylığı yazılı istek tarihinde yürürlükte bulunan, 5754 sayılı Yasa’nın 79. maddesi ile değişik 3201 sayılı Yasa’nın 6/B maddesine göre Kanun hükümlerinden yararlanmak suretiyle aylık bağlananlardan Türkiye’de sigortalı çalışmaya başlayanların aylıkları, tekrar çalışmaya başladıkları tarihten itibaren kesilir. 31.5.2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun sosyal güvenlik destek primi hakkındaki hükümleri, bu Kanun hükümlerinden yararlanmak suretiyle aylık bağlananlar için uygulanmaz.
3201 sayılı Yasa’nın 6/B maddesi 5997 sayılı Kanun’un 15. maddesi ile değiştirilmiş olup Yasa’nın yürürlüğe girdiği 19.06.2010 tarihinden itibaren Türkiye’de sigortalı olarak çalışmaya başlayanlar hakkında 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun sosyal güvenlik destek primine tabi olarak çalışılmasına ilişkin hükümleri uygulanır.
Somut olayda, 01/11/2008 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı almaya başlayan davacının vergi kaydının yeniden başladığı ve 5510 sayılı Yasa’nın 4/b (mülga 1479 sayılı Yasa) kapsamındaki çalışmalarının devam ettiği ve böylece Türkiye’de çalışmaya devam ettiği anlaşılmakla 5754 sayılı Yasa’nın 79. maddesi ile değişik 3201 sayılı Yasa’nın 6/B maddesine göre davacının vergi kaydının başladığı tarihinden itibaren yaşlılık aylığı alması mümkün değildir. 3201 sayılı Yasa’nın 6/B maddesi 5997 sayılı Kanun’un 15. maddesi ile değiştirilerek Yasa’nın yürürlüğe girdiği 19/06/2010 tarihinden itibaren Türkiye’de sigortalı olarak çalışmaya başlayanlar hakkında 31/05/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun sosyal güvenlik destek primine tabi olarak çalışılmasına ilişkin hükümlerin uygulanacağı ifade edilmiş ise de bu kuralın Yasa’nın yürürlüğe girdiği tarihten önceki uyuşmazlıklara uygulanması mümkün değildir. Bu durum Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15/06/2012 tarih 2012/1-196 Esas 2012/396 Karar sayılı kararında da belirtilmektedir.
Ayrıca; davacının 29/06/2010 tarihinde yeniden tahsis talebinde bulunmasından sonra yukarıda bahsedilen yasal mevzuat çerçevesinde davacıya 01/07/2010 tarihi itibariyle yeniden yaşlılık aylığı bağlandığı anlaşılmaktadır.
Bu nedenle, Kurumun haksız ödendiği anlaşılan maaş miktarı olan 8.624,83 TL’yi geri istemesi yerinde ise de davacının bu dönemde devam eden ve primleri davacı tarafından ödenerek davacının 01/07/2010 tarihi itibariyle emekli olmasını sağlayan sigortalılığı nedeniyle sağlık yardımlarından yararlanabileceğini göz ardı ederek haksız karne kullanımı nedeniyle borç çıkartması doğru olmamıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, Kurum tarafından davacıya haksız ödendiği anlaşılan maaş miktarı olan 8.624,83 TL’nin tahsiline yönelik Kurum işleminin iptali davasının reddine karar verilmesi doğru ise de davacının bu dönemde devam eden ve primleri davacı tarafından ödenerek davacının 01/07/2010 tarihi itibariyle emekli olmasını sağlayan sigortalılığı nedeniyle sağlık yardımlarından yararlanabileceğini göz önünde bulundurarak bu kısım yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine 15/05/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.