Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/8422 E. 2014/16587 K. 08.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/8422
KARAR NO : 2014/16587
KARAR TARİHİ : 08.09.2014

MAHKEMESİ : Aliağa İş Mahkemesi
TARİHİ : 19/02/2014
NUMARASI : 2013/62-2014/8

Davacı, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava, 18.08.2008 tarihindeki iş kazasında yaşamını yitiren sigortalının hak sahibi olan eşinin maddi zararının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, 18.136,61TL maddi tazminatın tahsiline karar verilmiştir.
Dosya kapsamındaki kayıt ve belgelerden, davacı eş A.. C..’ın öncesinde Karşıyaka 2.İş Mahkemesinin 31.05.2011 tarih 2009/17E-2011/326Karar sayılı dosyasında aynı olay nedeni ile aynı davalı aleyhine açtığı tazminat davasında fazlaya ilişkin maddi tazminat talebinin reddi ile lehine olarak 45.532,04TL maddi tazminata karar verildiği, Yerel Mahkeme kararının davalı şirket vekilince temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 08.11.2012 tarih 2011/10830E-2012/19130K.sayılı ilamı ile davalı şirket yararına bozulduğu, Yerel Mahkemece ilgili Bozma ilamına uyulmasına karar verildiği ve uyma kararı sonrasında tesis edilen 02.07.2013 tarih 2013/56E.-2013/271K. Sayılı mahkeme kararının taraflarca temyiz edilmeyerek 11.07.2013 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Hukuk Muhakemeleri Kanununda “usuli kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır.
Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin yada tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
Hemen belirtelim ki; bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince de, sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı kararı).
Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).
Kazanılmış haklar Hukuk Devleti kavramının temelini oluşturan en önemli unsurlardandır. Kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan yorumlar Anayasanın 2.maddesinde açıklanan “Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir” hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi toplumsal kararlılığı, hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır, belirsizlik ortamına neden olur ve kabul edilemez.
Tüm bu açıklamalardan sonra somut olayda; davacı eş A.. C..’ın öncesinde aynı olay nedeniyle ve yine aynı davalı aleyhine açıp yargılaması Karşıyaka 2.İş Mahkemesinin 31.05.2011 tarih 2009/17E-2011/326Karar sayılı dosyasında neticelendirilen tazminat davasında verilen hükmü temyiz etmediği bu noktada 31.05.2011 tarihli ilk hükmü temyiz etmeyen davacı bakımından lehine hüküm altına alınabilecek tazminat miktarının 45.432,04TL ile sınırlı olduğu açıktır. Hal böyle olunca Mahkemenin Dairemiz bozmasına uyması sonrasında ilk hükmü tek başına temyiz eden davalı şirket yararına oluşan usuli kazanılmış hak durumunu göz ardı ederek yazılı şekilde karar vermesi doğru görülmemiştir.
O halde, temyiz eden davalı şirket vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 08/09/2014 gününde oy birliğiyle karar verildi.