Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/8337 E. 2014/17309 K. 15.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/8337
KARAR NO : 2014/17309
KARAR TARİHİ : 15.09.2014

MAHKEMESİ : Kozan 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
TARİHİ : 12/02/2014
NUMARASI : 2011/363-2014/116

Davacılar murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, 27.11.2010 tarihindeki iş kazasında yaşamını yitiren sigortalının hak sahibi olan eş ve çocuğunun maddi ve manevi zararlarının karşılanması istemlerine ilişkindir.
Mahkemece, Ö..- C.. Adi Ortaklığının taraf ehliyeti bulunmadığından H.M.K.’nın 114/1-d maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın Ö..- C.. Adi Ortaklığı yönünden usulden reddine yine maddi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Davada sıfat, tarafın dava konusu maddi hukuk ilişkisinin süjesi olup olmamasıyla ilgilidir. Taraf ehliyeti, dava şartlarından olup yargılamanın her safhasında resen göz önünde tutulması gerekir. Taraf sıfatının bulunmaması halinde dava, sıfat yokluğundan (husumet yönünden) reddedilecektir. HMK. 119/1.maddesi, dava dilekçesinde tarafların ve varsa kanuni temsilcilerinin ad ve adreslerinin bildirilmesi gerektiğini hükme bağlamıştır. Bildirim esnasında yapılan kimi yanlışlıklar, davanın sıfat (husumet) yokluğundan reddi sonucunu doğurmamakta, oluşan hataların giderilmesi bazı durumlarda mümkün olabilmektedir. Davalının temsilcisinde yanılmış olma hali de bu duruma örnek oluşturmaktadır.
Davanın hasımda değil, temsilcide yanılma sonucu açılması halinde dava husumetten reddedilmeyip, eğer yöneltilmemişse gerçek temsilciye davanın yöneltilmesi, bu hususta bir eksiklik yoksa yani dava gerçek temsilcilere de yöneltilmiş ise artık işin esasına girilip davanın gerçek süjesi olan bu kişi yada kişiler hakkında karar verilmesi Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş görüşlerindendir.
Somut olayda davacılar vekilinin davalı olarak ayrı ayrı Ö..- C.. Adi Ortaklığını oluşturan şirketleri hasım göstermesi gerekirken tüzel kişiliği bulunmayan adi ortaklığı hasım gösterdiği, bu adi ortaklığın adresi olarak bildirilen adrese dava dilekçesinin tebliği akabinde adi ortaklığı oluşturan şirketlerin her birinin ayrı ayrı olarak aynı vekili görevlendirdiği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca davacılar vekilinin hatalı olarak başlangıçta tüzel kişiliği olmayan adi ortaklığı davalı olarak göstermişse de, bu yanlışlığın temsilcide yanılgı niteliğinde bir hata olup husumette yanılgı olarak nitelendirilemeyeceği açıktır. Bu kapsamda dosyada adi ortaklığı oluşturan şirketlerin ayrı ayrı vekille temsil olundukları belli olduğuna göre artık gerçek temsilcilere davanın usulünce yöneltildiğinin kabulü ve bu kabule göre de işin esasına girip adi ortaklığı oluşturan şirketler bakımından esastan bir karar verilmek gerekir. Mahkemece belirtilen bu hususların karar yerinde gözetilmeyerek yazılı şekilde neticeye varılması usul ve yasaya aykırı olmuştur.
O halde davacılar vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde davacılara iadesine, 15.09.2014 gününde oy birliğiyle karar verildi.