Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/8224 E. 2014/18109 K. 22.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/8224
KARAR NO : 2014/18109
KARAR TARİHİ : 22.09.2014

MAHKEMESİ : Denizli 3. İş Mahkemesi
TARİHİ : 10/01/2014
NUMARASI : 2008/555-2014/3

Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, taraf vekillerince temyiz edilmesi ve davacı vekili tarafından duruşma talep edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan ve temyiz konusu hükme ilişkin dava, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hallerden hiçbirine uymadığından Yargıtay incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava, 15.07.2008 tarihindeki iş kazasında yaralanarak %18 oranında sürekli iş göremezliğe maruz kalan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemlerine ilişkindir.
Mahkemece, 1.000,00TL maddi-16.000,00TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Dosya kapsamından; 15.07.2008 tarihinde meydana gelen iş kazasına dair alınan 29.11.2012 tarihli ve 07.02.2013 tarihli kusur raporlarında bilirkişi heyetlerinin aynı olaya için farklı değerlendirmeler ile kazada kusuru olanlar için birbiri ile çelişen oranlarda kusur izafe ettikleri, Mahkemece bu iki kusur raporu arasındaki çelişki giderilmeden neticeye varıldığı anlaşılmıştır.
İnsan yaşamının kutsallığı çevresinde işveren, iş yerinde işçilerin sağlığını ve iş güvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları sağlamak ve araçları noksansız bulundurmakla yükümlü olduğu İş Kanununun 77.maddesinin açık buyruğudur. Bunun yanında İş kazası iddiasına dayanan tazminat davalarında hüküm altına alınacak tazminat miktarlarına etkisi bakımından tarafların kusurunun aidiyeti ve oranının hiç kuşkuya yer açmayacak biçimde ortaya konulması gerekir.
Bu açıklamalar sonrasında somut olayda; Mahkemece hükme esas alınan 07.02.2013 tarihli kusur raporu ile aynı olaya dair düzenlenen diğer bir rapor olan 29.12.2012 tarihli kusur raporu arasındaki çelişki giderilmeden karar verilmesi doğru olmamıştır.
Mahkemece yukarıda belirtilen bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Yapılacak iş; işbu davada alınan kusur raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi için yine konusunda ehil iş-güvenlik uzmanlarından oluşan bilirkişi heyetine olayı yeniden inceletmek, buradan çıkacak neticeye göre dosyadaki diğer tüm delilleri bir arada değerledirip neticeye varmaktan ibarettir.
O halde, davalı şirket vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre, davacı vekilinin tüm, davalı şirket vekilinin ise diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 22.09.2014 günü oy birliği ile karar verildi.