Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/8221 E. 2014/16888 K. 09.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/8221
KARAR NO : 2014/16888
KARAR TARİHİ : 09.09.2014

MAHKEMESİ : Ankara 17. İş Mahkemesi
TARİHİ : 18/12/2013
NUMARASI : 2007/1176-2013/726

Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillere, kanuni gerektirici nedenlere göre, davacının tüm, davalının aşağıdaki bendlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, sigortalının iş kazası sonucu sürekli iş göremezliği nedeniyle maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, 48.106,35 TL maddi ve 25.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 28.05.2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinden; SGK Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından olayın iş kazası olduğunun tespit edildiği, davacı sigortalının sürekli iş göremezlik derecesinin % 23.2 olduğu, hükme esas bilirkişi kusur raporunda olayın meydana gelmesinde davalı işverenin % 50, davacı sigortalının % 50 oranında kusurlu bulunduklarının belirtildiği, dava dilekçesinde davacının işyerindeki son ücretinin aylık 900,00 TL olduğunun belirtildiği, imzalı bordrolara göre asgari ücret üzerinden hesaplama yapılan 30.04.2012 tarihli hesap raporundan sonra davacı vekilinin onanarak kesinleşen işçilik alacağı davasında ücretin 925,00 TL kabul edildiğini belirtirek itiraz etmesi üzerine alınan 02.10.2014 tarihli hesap raporunda aylık net 925,00 TL ücret esas alınarak asgari ücretin 2.30 katı üzerinden yapılan hesaplama sonucunda davacının 48.106,35 TL karşılanmamış zararı bulunduğunun belirtildiği anlaşılmaktadır.
Kusurun aidiyet ve oranı uyuşmazlık konusu değildir.
Uyuşmazlık maddi zararın belirlenmesi noktasında toplanmaktadır. Zararlandırıcı sigorta olayına maruz kalan sigortalının veya hak sahiplerinin maddi zararının hesabında, gerçek ücretin esas alınması koşuldur.
Somut olayda, davacı sigortalının davalıya ait işyerinde ustabaşı sıfatıyla çalışmış olması ile yaşı ve kıdemi dikkate alınarak asgari ücret ile çalışmasının hayatın olağan akışına aykırı olacağı kabul edilerek, davacının talebi aşılmadan dava dilekçesinde belirtilen aylık 900,00 TL ücret üzerinden hesaplama yaptırılması gerekirken, ücretin tanık beyanlarına göre tespit edildiği işçilik alacağı davasında kabul edilen aylık 925,00 TL ücret üzerinden hesaplama yaptırılması doğru olmamıştır.
Yapılacak iş; davacının talebi aşılmadan aylık 900,00 TL ücret esas alınarak ve taraflar yararına oluşan usuli kazanılmış haklara riayet edilerek yaptırılacak hesaplama sonucu çıkacak sonucu göre bir karar verilmesinden ibarettir.
3- Manevi tazminata yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Gerek mülga B.K’nun 47 ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı T.B.K’nun 56. maddesi hükmüne göre Hakim: ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verebilir. Hakimin manevi zarar adı ile ölenin yakınlarına verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin Duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hakimin takdirine bırakılmış ise de hükmedilen tutarın uğranılan manevi zararla orantılı, duyulan üzüntüyü hafifletici olması gerekir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince alınmamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23.6.2004, 13/291-370)
Bu ilkeler gözetildiğinde, davacı işçi yararına hüküm altına alınan 25.000,00.-TL manevi tazminatın fazla olduğu açıkça belli olmaktadır.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edenlerden davacılara yükletilmesine, 09/09/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.