Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/811 E. 2014/9693 K. 30.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/811
KARAR NO : 2014/9693
KARAR TARİHİ : 30.04.2014

MAHKEMESİ : Tarsus İş Mahkemesi
TARİHİ : 23/10/2013
NUMARASI : 2009/133-2013/112

Davacılar murisinin, iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davacılar vekilince duruşmasız ve davalılardan D. Yapı Onarım İnş. Mad. Akaryakıt Nak. Tur. San. Ve Tic. Ltd. Şti. vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan ve temyiz konusu hükme ilişkin dava, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hallerden hiçbirine uymadığından Yargıtay incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, kararın dayandığı kanuni gerektirici nedenlere, temyiz kapsam ve nedenlerine ve özellikle karar başlığında davacı çocuklar Serdal, Serkan ve Sinem’in adlarının yazılmaması maddi hataya dayalı olup 6100 sayılı HMK.’nın 304. maddesi uyarınca maddi hatanın mahallinde düzeltilmesinin her zaman mümkün bulunmasına göre davalı D. Yapı Onarım İnş. Mad. Akaryakıt Nak. Tur. San. Ve Tic. Ltd. Şti.nin tüm, davacı tarafın ise aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, iş kazasına sonucu vefat eden sigortalının hak sahiplerinin uğradığı maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, davalılardan T. A.Ş. bakımından açılan maddi ve manevi tazminat davasının ayrı ayrı reddine, davacılardan Z.. S.. bakımından hesaplanan 48.776,99 TL. maddi tazminatın davalılar D.-K.Ltd. Şti. ve A.. Ç..’den alınarak davacı Z.. S..’e verilmesine, alacağın 10.000,00 TL. lik kısmına kaza tarihi olan 23.02.2009 tarihinden, bakiye 38.776,99 TL. lik kısmına ise ıslah dilekçesinin harçlandırıldığı 26.09.2013 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, davacılardan S. S. bakımından açılan maddi tazminat davasının reddine, davacılardan Z.. S.. yararına belirlenen 20.000,00 TL. manevi tazminatın, davacılardan S.S. yararına belirlenen 10.000,00 TL. manevi tazminatın, davacılardan S. S.yararına belirlenen 10.000,00 TL. manevi tazminatın, davacılardan S. S.yararına belirlenen 10.000,00 TL. manevi tazminatın kaza tarihi olan 23.02.2009 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalılar D.-K.Ltd. Şti. ve A.. Ç..’den alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair taleplerin reddine karar verilmiştir.
Davacılar murisinin iş kazası sonucu vefat ettiği olayda, davalı D. Yapı Onarım İnş. Mad. Akaryakıt Nak. Tur. San. Ve Tic. Ltd. Şti.nin % 50, davalı A.. Ç..’in % 25 ve davacının % 25 oranında kusurlu oldukları dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
a- Gerek mülga B.K’nun 47 ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı T.B.K’nun 56. maddesi hükmüne göre Hakim: ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verebilir. Hakimin manevi zarar adı ile ölenin yakınlarına verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin Duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hakimin takdirine bırakılmış ise de hükmedilen tutarın uğranılan manevi zararla orantılı, duyulan üzüntüyü hafifletici olması gerekir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince alınmamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. ( HGK 23.6.2004, 13/291-370)
Bu ilkeler gözetildiğinde davacılar yararına hüküm altına alınan manevi tazminat tutarlarının az olduğu açıkça belli olmaktadır.
b- Birden çok kimsenin birlikte neden oldukları zarardan sorumluluklarını düzenleyen BK. nun 50. maddesi, ya da birden çok kimsenin değişik nedenlerle meydana getirdikleri aynı zarardan sorumluluklarını düzenleyen BK. nun 51. maddesi uyarınca (TBK’nun 61. Maddesi) ve aynı Yasanın 142. (TBK’nun 163.) maddesi hükmüne dayanarak davacı, zararının tümünü müteselsil sorumlulardan biri aleyhine açacağı bir dava ile isteyebileceği gibi, sorumluların hepsi aleyhine açacağı bir dava ile de talep edebilir. Aynı Yasanın 141. (TBK 163) maddesi gereğince teselsül, ister yasadan, ister sözleşmeden doğmuş olsun, bu kuraldan yararlanma hakkı sadece zarara uğrayanın, daha geniş bir deyim ile alacaklınındır.
Temyiz incelemesine konu olan bu davada, davacılar vekili tarafından düzenlenen 07.05.2009 havale tarihli dava dilekçesinde ve 26.09.2013 havale tarihli ıslah dilekçesinde, tazminatların davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istediği açıkça belirtilmiştir. Bu duruma göre de davada teselsül kuralına dayanıldığı gözetilerek, gerçekleşen zararlara ilişkin istek doğrultusunda sorumlu tutulan davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacılara iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz eden davalıya yükletilmesine, 30.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.