Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/7962 E. 2014/24358 K. 18.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/7962
KARAR NO : 2014/24358
KARAR TARİHİ : 18.11.2014

MAHKEMESİ : Balıkesir 1. İş Mahkemesi
TARİHİ : 17/03/2014
NUMARASI : 2014/53-2014/190

Davacı, 14/02/2011 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı almaya hak kazandığının tespitine, ödenmeyen 14/02/2011-01/07/2011 tarihleri arasındaki aylığın tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, bozmaya ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava; davacının 14.02.2011 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti ile 14.02.2011 – 01.07.2011 tarihleri arasında ödenmeyen aylıkların yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece ilk olarak davanın reddine dair verilen karar, Dairemizin 12.12.2013 Tarih ve 2012/11661 E, 2013/23683 K sayılı bozma kararı ile; talep tarihi itibariyle primi ödenen isteğe bağlı sigortalılık süresinin aylık bağlanması için yeterli olduğunun anlaşıldığı, be nedenle davanın kabulü yerine reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu belirtilerek bozulmuş, bozma kararına uyan mahkemece bu kez davacının 01.07.2011 tarihinden geçerli olmak üzere yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitine ve 506 sayılı Yasa’nın 116 ve 5510 sayılı Yasa’nın 42. maddeleri gereğince 3 aylık süre nazara alınarak 01.10.2011 tarihinden itibaren her aylığın ödenme tarihi esas alınarak yasal faiz işletilmek sureti ile davacıya ödenmesi gerektiğinin tespitine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının 19.12.1986 – 16.12.2010 tarihleri arasında toplam 4525 gün süreyle 506 sayılı Yasa kapsamında sigortalılığı, 600 günlük askerlik borçlanması, 06.12.2008 – 29.12.2009 tarihleri arasında Bağ-Kur isteğe bağlı sigortalılık süresinin bulunduğu, davacının 13.02.2011 tarihinde işten ayrılarak 14.02.2011 tarihi itibariyle yaşlılık aylığı talebinde bulunduğu, davalı Kurum tarafından davacının talep tarihi itibariyle isteğe bağlı sigortalılık yönünden prim borcu bulunması sebebiyle bu borcun 16.06.2011 tarihinde ödenmesini müteakiben 01.07.2011 tarihi itibariyle yaşlılık aylığı bağlandığı anlaşılmaktadır.
Bozmaya uyulduğu halde, bozma gerekleri yerine getirilmemiştir. 09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca bozma kararına uyan mahkeme artık bozma kararı gereğince işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06.03.2002 gün ve 1/119-135 sayılı kararında da belirtildiği üzere mahkemenin; bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak doğar ve mahkemenin bozma kararı doğrultusunda işlem yapma ve hüküm verme yükümlüğü vardır. Bu ilke Usul Kanunu’nun dayandığı ana esaslardan olup kamu düzeni ile ilgilidir. Yargıtay’ın bozma kararına uymuş olan mahkemenin, bu uyma kararı ile bağlı olup bozma gereğince değerlendirme yaparak yeni hükümünü tesis etme zorunluluğu vardır.
Somut olayda ise Dairemizin anılan bozma kararında; davacının yaşlılık aylığı talep tarihinde yani 14.02.2011 tarihinde primi ödenen isteğe bağlı sigortalılık süresinin aylık bağlanması için yeterli olduğu ve davanın kabulü gerekeceği belirtilmiştir. Bu durumda mahkemece; tahsis talep tarihini takip eden aybaşı olan 01.03.2011 tarihinden, davalı Kurum tarafından davacıya aylık bağlandığı anlaşılan 01.07.2011 tarihine kadar da davacının yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitine karar verilmesi gerekirken ve ayrıca davacının talebi 01.07.2011 tarihine kadar iken, davalı Kurum tarafından ödendiği anlaşılan dönemi de kapsayacak şekilde 01.10.2011 tarihinden itibaren her aylığa faiz işletilmesine karar verilerek hem bozma dışı hem de talep aşılarak hüküm kurulması isabetsiz olmuştur.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 18/11/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.