Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/7463 E. 2014/8669 K. 22.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/7463
KARAR NO : 2014/8669
KARAR TARİHİ : 22.04.2014

MAHKEMESİ : Gebze 1. İş Mahkemesi
TARİHİ : 03/12/2013
NUMARASI : 2013/217-2013/801

Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici nedenlere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, sigortalının iş kazasından sürekli iş göremezliği nedeniyle maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece Dairemiz bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yapılan yargılama sonucunda, 17.144,45 TL maddi ve 4.500,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 03.04.2000 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıldan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Dosya kapsamındaki kayıt ve belgelerden; SGK Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından olayın iş kazası olduğunun tespit edildiği, davacı sigortalının sürekli iş görmezlik oranının % 6 olduğu, mahkemece hükme esas bilirkişi kusur raporunda davacı sigortalının % 25 oranında müterafik kusuru bulunduğunun belirtildiği, mahkemece verilen 15.12.2011 tarihli ilk hükümde 19.07.2011 tarihli hesap raporunda tespit edilen maddi tazminat tutarı olan 14.677,25 TL’den davacıya Kurumca ödenen 150,00 TL geçici iş göremezlik ödeneğinin tenzili sonucu 14.527,25 TL maddi ve 6.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verildiği, iş bu kararın davalı vekilince temyizi üzerine, davalının sair temyiz itirazlarının reddi ile, davacının olay tarihinden sonrası olan 02.02.2001 tarihinde askerlik görevi nedeniyle işten ayrıldığı belirtildiğinden askerlik durumunun araştırılarak aktif döneme denk geliyorsa dışlanması suretiyle düzenlenecek hesap raporunun hükme esas alınması gerektiği ve manevi tazminatın bir miktar fazla olması nedeniyle bozulmasına karar verildiği, bozma ilamından sonra davacının askerlik durumunun araştırıldığı ve İspir Askerlik Şube Başkanlığı’nın 24.04.2013 havale tarihli yazısında davacının 13.03.2001-13.09.2002 tarihleri arasında askerlik görevini yerine getirdiğinin belirtildiği, mahkemece alınan 04.11.2013 tarihli ek hesap raporunda aktif dönem hesabının kaza tarihinden 31.12.2013 tarihine kadar yeniden yapılması ile aktif dönem hesabında askerlik döneminin dışlanarak yapılan hesaplama sonucunda 17.144,45 TL maddi zararı bulunduğunun tespit edildiği anlaşılmaktadır.
Manevi tazminata ilişkin karada bir isabetsizlik yoktur. Uyuşmazlık maddi tazminatın belirlenmesi noktasında toplanmaktadır.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda “usuli kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin yada tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).
Kazanılmış haklar Hukuk Devleti kavramının temelini oluşturan en önemli unsurlardandır. Kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan yorumlar Anayasanın 2.maddesinde açıklanan “Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir” hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi toplumsal kararlılığı, hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır, belirsizlik ortamına neden olur ve kabul edilemez.
Yargıtay içtihatları ile kabul edilen “usuli kazanılmış hak” olgusunun, bir çok hukuk kuralında olduğu gibi yine Yargıtay içtihatları ile geliştirilmiş istisnaları bulunmaktadır:
Mahkemenin bozmaya uymasından sonra yeni bir içtihadı birleştirme kararı (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK) ya da geçmişe etkili bir yeni kanun çıkması karşısında, Yargıtay bozma ilamına uyulmuş olmakla oluşan usuli kazanılmış hak hukukça değer taşımayacaktır.
Yapılacak iş; 19.07.2011 tarihli hesap raporunda aktif dönem hesabının kaza tarihinden itibaren 31.12.2011 tarihine kadar yapıldığı ve bozma kapsamı dışında kalarak kesinleştiği, öte yandan 15.12.2011 tarihli ilk hükmün davalı yararına bozulmasına karar verilerek hüküm altına alınan maddi tazminat miktarının davalı yararına usuli kazanılmış hak oluşturduğu dikkate alınarak, maddi zararın 19.07.2011 tarihli hesap raporunda tespit edilen aktif dönem süresi içerisinde davacının askerlik yaptığı sürenin dışlanarak hesaplattırılması ile 15.12.2011 tarihli kararda hüküm altına alınan maddi tazminatı aşmayacak şekilde bir karar verilmesinden ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 22.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.