Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/7384 E. 2014/17184 K. 11.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/7384
KARAR NO : 2014/17184
KARAR TARİHİ : 11.09.2014

MAHKEMESİ : Burdur 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 23/01/2014
NUMARASI : 2007/394-2014/46

Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

KARAR

Dava, iş kazası iddiasına dayalı davacının maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, davacı vekiline 16/06/2011 tarihli celsenin 1 nolu ara kararı ile, davacının geçirdiği iddia edilen iş kazası sonucu meslekte çalışma gücünü %10 oranında kaybettiğinin bildirildiği, ancak dava dosyası içerisinde bu iddiayı destekler her hangi bir raporun olmadığı, SGK İl Müdürlüğünün 08/07/2009 ve 20/05/2010 tarihli cevabi yazıları ile davacıya 1.900,05 TL iş kazası geçici iş göremezlik ödeneği ödendiği ve maluliyet müracaatının bulunmadığının bildirildiği ve mülga 506 sayılı kanunun 19.maddeleri dikkate alınarak; davacı tarafa SGK Başkanlığına müracaat etmek ve sonucunda Mahkememize bilgi verilmek üzere 20 günlük kesin süre verilmesine ve süreye uyulmaması halinde davacının bu başvuru hakkından feragat ettiğinin kabul edilmiş sayılacağının ve mevcut dava dosyası kapsamına göre karar verileceğinin ihtarının yapıldığı, ancak davacı vekilinin kesin süre içerisinde her hangi bir başvuruda bulunmadığı anlaşılmakla, söz konusu başvuru hakkından feragat ettiği ve yine aynı celsenin 2 ve 3 nolu ara kararı ile, davacı asilin Ankara Meslek Hastalıkları Hastanesine sevk edilmek üzere ihtarlı kesin süre verilmiş ise de, davacı vekili kesin süre içerisinde söz konusu ara kararı yerine getirmemiş olmakla talebinin sadece geçici iş göremezlik tazminatı olarak değerlendirildiği ve bu yönden değerlendirme yapmak üzere hesap bilirkişisine gönderilerek 101,27 TL maddi, 500 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Anayasa’nın 141/son ve HMK’nın 30.maddesine göre davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması yargının görevidir. Medeni usul hukukunun amacı yargı önüne gelen dava ve taleplerin hukuka uygun bir biçimde karara bağlanmasını sağlamak olduğundan 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu ve 01.10.2011 tarihinde yürürlüğü giren 6100 sayılı HMK’da yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini sağlamaya yönelik hükümler bulunmaktadır.
HMK’da yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini sağlamaya yönelik hükümlerin medeni usul hukukunun sağlıklı ve adil bir yargılama yapılması ve hüküm kurulması amacına uygun olarak yorumlanması gerekir. Aksine düşünce, biçimin (şeklin) işin esasından (özünden) üstün tutulması sonucunu doğurur ki bu halde biçim, maddi hukukun tanıdığı hakkın elde edilmesinin önünde engel oluşturur. Biçim, maddi hakka uluşmaya yardımcı bir araç olmaktan çıkarılıp araç haline getirilmemelidir. 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu ve 01.10.2011 tarihinde yürürlüğü giren 6100 sayılı HMK’da yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini sağlamaya yönelik hükümlerinin amaçlanın aksine yargılamanın uzun sürmesi ve gereksiz gider yapılmasına neden olacak biçimde uygulanmaması gerekir.
Dosya içerisinde mevcut 02.03.2009 havale tarihli kurum yazı cevabından davacının iş kazası kurum müracaatının bulunmadığının bildirildiği ve dolayısı ile kurum içi prosedürler izlenerek olayın iş kazası olup olmadığına dair inceleme yapılmadığı haliyle maluliyet tespiti de yapılmadığı anlaşılmaktadır.
Somut olayda, öncelikle yapılması gereken davacıya iş kazasını Sosyal Güvenlik Kurumuna ihbarda bulunmak, olayın Kurumca iş kazası olarak kabul edilmemesi halinde Sosyal Güvenlik Kurumuna ve hak alanını etkileyeceğinden işveren aleyhine “iş kazasının tespiti” davası açması için önel verilmesi, tespit davası, bu dava için bekletici sorun yapılarak çıkacak sonuca göre; olayın Kurumca iş kazası olduğunun kabul edilmesi halinde ise davacının, geçirdiği iş kazasına ilişkin tüm tıbbi evraklar temin edildikten sonra, SGK Maluliyet ve Sağlık Kurulları Daire Başkanlığına müracaatının sağlanması ve usulüne uygun şekilde sürekli iş göremezliğinin tespitine ilişkin rapor alınarak kesinleştirilmesi; itiraz halinde sırasıyla SGK Yüksek Sağlık Kurulu’ndan ve Adli Tıp 3. İhtisas Kurulundan rapor alınması; mevcut raporlar arasında çelişki oluşması halinde ise; raporlar arasındaki çelişkinin Adli Tıp Genel Kurulundan rapor alınmak suretiyle giderilmesinin ardından çıkacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yasal prosedür uygulanmadan usulsüz kesin süreye dayanarak yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Yapılacak iş, öncelikle davacıya iş kazasını Kuruma ihbarda bulunmak ve iş kazası olarak kabul edilmediği taktirde Kurum aleyhine iş kazasının tesbiti davası açmak için usulüne uygun olarak kesin süre vermek ve yukarıda belirtilen ilkeler çerçevesinde sonucuna göre karar vermektir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli, hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 11/09/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.