YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/7343
KARAR NO : 2014/26588
KARAR TARİHİ : 08.12.2014
MAHKEMESİ : Bakırköy 15. İş Mahkemesi
TARİHİ : 28/11/2013
NUMARASI : 2011/302-2013/616
Davacı, sigortalılık başlangıç tarihinin 01/04/1983 olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılardan Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, davacının sigortalılık başlangıcının 01/04/1983 tarihi olarak tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davalı Nadir yönünden davanın atiye bırakılması nedeni ile reddine; diğer davalı Sosyal Güvenlik Kurumu yönünden davanın kabulüne karar verilmiş ise de, bu sonuç eksik incelemeye dayalı olup, usul ve yasaya aykırıdır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının davalı işyerinde 01/04/1983 tarihinde çalışmaya başladığına ilişkin işe giriş bildirgesinin, davalı işverence davalı kuruma 31/05/1983 tarihinde, … varide numarası ile ibraz edildiği ve davacıya ait hizmet cetveli incelendiğinde, ilk sigorta prim ödemesinin 18/12/2006 tarihinde isteğe bağlı sigortalılık kapsamında yapıldığı, öncesinde sigorta prim ödemesinin bulunmadığı anlaşılmış; davacının tespitini talep ettiği 1983 yılı içerisinde davalı işveren tarafından sigorta prim bordrosu düzenlenip düzenlenmediğinin davalı Kurumdan sorulmadığı, davalı işverene ait sözkonusu işyerinin, 506 sayılı Yasa kapsamına 01/03/1983 tarihinde alındığı ve 31/05/1983 tarihinde ise çıkarıldığı tespit edilmiş, mahkemesince yaptırılan 06/04/2012 tarihli kolluk araştırmasında, davalı işverene ait adresin, halihazırda Ö. Apartmanında işletilen çay ocağına ait olduğu, davalıya ait işyerini ve davalıyı tanıyanın olmadığı bildirilmiş, davacı tarafından gösterilen ve komşu işyeri sahibi olduğu iddia edilen davacı tanığı Salih Mercimek mahkeme huzurundaki yeminli beyanında; 1980 yılından beri K. P. Cad. No: … Fatih/İstanbul adresinde, davalıya ait işyerine 500 metre uzaklıkta işyeri bulunduğunu, halen de bu işyerinde çalıştığını, 1982,1983 ve 1984 yıllarında davacının, davalı işveren Nadir’e ait konfeksiyon konulu işyerinde tekstil işçisi olarak kesintisiz olarak çalıştığını, 1984 veya 1985 yılında işyerinden ayrıldığını, kendisinin 1980 yılından beri vergi kaydının bulunduğunu ifade etmiş olup; davacı tanığının, 28/02/1987-31/10/2006 tarihleri arasında tekstil konulu işyerine ait vergi kaydının bulunduğu anlaşılmıştır.
Bu haliyle dava dosyasındaki uyuşmazlık, somut olayda fiili çalışma olgusunun yöntemince kanıtlanmış olup olmadığı, mahkemece bu yönde yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa’nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları (sigortalılık başlangıcının tespiti davaları) için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Gerçekten; 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasa’sının 2 ve 6. maddelerinde açıkça belirlendiği üzere, sigortalılığın oluşumu yönünden çalışma olgusunun varlığı zorunludur. Eylemli veya gerçek biçimde çalışmanın varlığı saptanmadıkça, hizmet akdine dayanılarak dahi sigortalılıktan söz edilemez. Fiili veya gerçek çalışmayı ortaya koyacak belgeler, işe giriş bildirgesiyle birlikte 506 sayılı Yasa’nın 79. maddesinde belirtilen sigortalının gün sayısını, kazanç durumunu, çalışma tarihleriyle birlikte ortaya koyan aylık sigorta gün bilgileri ile Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 17. maddesinde belirtilen 4 aylık prim bordroları gibi Kuruma verilmesi zorunlu belgelerdir. Yöntemince düzenlenip süresi içerisinde Kuruma verilen işe giriş bildirgesi, kişinin işe alınmış olduğunu gösterirse de fiili çalışmanın varlığının ortaya konulması açısından tek başına yeterli kabul edilemez. Sigortalılıktan söz edebilmek için, çalışmanın varlığı, Yargıtay uygulamasında 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesine dayalı sigortalılığın tespiti davaları yönünden kabul edilen ilkelere uygun biçimde belirlenmelidir. Zira, sigortalılığın başlangıcına yönelik her dava sigortalılığın tespiti istemini de içerir. Aksine düşünce, özellikle yaşlılık aylığının kabulü için öngörülen sigortalılık süresi yönünden çalışanlar ile çalışmayanlar arasında adaletsiz ve haksız bir durum yaratır. Bu nedenle, işe giriş bildirgesinin verildiği ancak yasal diğer belgelerin bulunmadığı durumlarda çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı, kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Somut olayda, Mahkemece açıklanan şekilde fiili çalışmanın varlığı yöntemince araştırılmadan, işyerine ait dönem bordroları getirtilmeden, davacının gösterdiği tanık dışında, re’sen araştırılacak komşu işyeri sahipleri ve komşu işyeri bordro tanıkları dinlenmeksizin, davacı tarafından gösterilen ve vergi kayıtlarına göre komşu işyeri sahibi olduğu da teyit edilemeyen tanığın beyanına dayalı olarak eksik inceleme ile sonuca gidilmesi isabetsiz olmuştur.
Yapılacak iş; davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği nazara alınıp, davalı işverene ait bildirge tarihi olan 01/04/1983 tarihi itibari ile dönem bordrolarını davalı Kurumdan temin etmek; ilgili SGK İl Müdürlüğünden, Belediye Başkanlığından, ilgili Vergi Dairesi Müdürlüğü’nden, ayrıca zabıta marifetiyle işyerine (K. Cad. C. M. Sok. No: … İstanbul) o tarihte komşu olan diğer işyerlerinde bildirge tarihinde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanlarının; yoksa işyeri sahiplerinin hem ilgili Kurumlar nezdindeki kayıtları üzerinde hem de mahallinde titizlikle araştırılıp tespit edilerek çalışmanın niteliği, alınan ücret hususları ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak ve yine komşu işyeri sahibi olarak dinlenen tanık Salih Mercimek’in hizmet cetveli ile adına kayıtlı işyerleri var ise, faaliyet alanları, adresleri, işyeri sicil numaraları, dönem bordroları, 506 sayılı Yasa kapsamına alınış tarihlerini temin etmek; tanığın komşu işyeri sahibi olduğunun anlaşılması halinde, bildirge tarihi itibari ile sigorta prim bordrolarında ismi geçen çalışanların kimlik bilgilerinin tespiti ile komşu işyeri dönem bordro tanığı olarak re’sen dinlemek suretiyle gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde 506 sayılı Yasa’nın 2, 6, 9 ve 79/10. maddeleri gereğince kanıtladıktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik araştırma sonucu yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 08/12/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.