Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/7144 E. 2014/26606 K. 08.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/7144
KARAR NO : 2014/26606
KARAR TARİHİ : 08.12.2014

MAHKEMESİ : İstanbul 8. İş Mahkemesi
TARİHİ : 19/12/2013
NUMARASI : 2010/824-2013/1124

Davacı, 01/11/1986 tarihinin sigortalılığına ve emekliliğine başlangıç teşkil ettiğinin tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava, davacının sigortalılık başlangıcının 01/11/1986 tarihi olarak tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş ise de bu sonuç eksik incelemeye dayalı olup, usul ve yasaya aykırıdır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının davalı işyerinde 01/11/1986 tarihinde çalışmaya başladığına ilişkin işe giriş bildirgesinin, davalı işverence davalı kuruma 17/04/1987 tarihinde, … varide numarası ile ibraz edildiği ve davacıya ait SGK hizmet kaydının mahkemesince davalı Kurum’dan istenmediği anlaşılmış; davacının tespitini talep ettiği 1986 yılı içerisinde davalı işveren tarafından sigorta prim bordrosu düzenlenmediği, davalı işverene ait sözkonusu işyerinin, 506 sayılı Yasa kapsamına 02/12/1985 tarihinde alındığı ve 31/12/1986 tarihinde ise çıkarıldığı tespit edilmiş, mahkemece sadece davacı tarafından komşu işyeri tanığı olarak gösterilen S. D. dinlenmiş olup, ayrıca kolluk marifeti ile ve SGK kayıtlarından yaptırılacak araştırma ile tespit edilecek komşu işyeri sahibi ve komşu işyeri bordro tanıklarının dinlenmediği görülmüştür. Mahkeme huzurunda dinlenen davacı komşu işyeri tanığı Sedat Devrim alınan yeminli beyanında; 1984-1997 yılları arasında, davalıya ait işyerine komşu işyerinde muhasebeci olarak emeklilerin işlerini takip ettiğini, Cumhuriyet mahallesi Yasemin Sokak Küçükçekmece/İstanbul adresinde çalıştığı binanın hemen yanında, davacının da ofis boy olarak çalıştığını, SGK ve Vergi Dairesine birlikte gittiklerini, kurumlardaki işlemlerde davacıya yardımcı olduğunu, davacının çalıştığı tarihi tam olarak hatırlamamakla birlikte, 1984 yılı ve sonrasında çalıştığını, işe giriş bildirgesindeki fotoğrafın davacıya ait olduğunu, davacının en az 2-3 sene söz konusu işyerinde çalıştığını ifade etmiş olup, davacıya ait işe giriş bildirgesinde davacının çalıştığı işyerinin, tanığın beyan ettiği mahalle ve sokakta 29 pafta ve 2767 parsel nolu arsada bulunan inşaat şantiyesi olduğu dikkate alındığında, davacının bu işyerinde ofis boy olarak çalıştığına ve çalışmasının 2-3 sene sürdüğüne ilişkin tanık beyanı, yapılan işin niteliğine, dolayısı ile gerçeğe uygun bulunmamıştır.
Bu haliyle dava dosyasındaki uyuşmazlık, somut olayda fiili çalışma olgusunun yöntemince kanıtlanmış olup olmadığı, mahkemece bu yönde yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa’nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları(sigortalılık başlangıcının tespiti davaları) için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Gerçekten; 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasa’sının 2 ve 6. maddelerinde açıkça belirlendiği üzere, sigortalılığın oluşumu yönünden çalışma olgusunun varlığı zorunludur. Eylemli veya gerçek biçimde çalışmanın varlığı saptanmadıkça, hizmet akdine dayanılarak dahi sigortalılıktan söz edilemez. Fiili veya gerçek çalışmayı ortaya koyacak belgeler, işe giriş bildirgesiyle birlikte 506 sayılı Yasa’nın 79. maddesinde belirtilen sigortalının gün sayısını, kazanç durumunu, çalışma tarihleriyle birlikte ortaya koyan aylık sigorta gün bilgileri ile Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 17. maddesinde belirtilen 4 aylık prim bordroları gibi Kuruma verilmesi zorunlu belgelerdir. Yöntemince düzenlenip süresi içerisinde Kuruma verilen işe giriş bildirgesi, kişinin işe alınmış olduğunu gösterirse de fiili çalışmanın varlığının ortaya konulması açısından tek başına yeterli kabul edilemez. Sigortalılıktan söz edebilmek için, çalışmanın varlığı, Yargıtay uygulamasında 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesine dayalı sigortalılığın tespiti davaları yönünden kabul edilen ilkelere uygun biçimde belirlenmelidir. Zira, sigortalılığın başlangıcına yönelik her dava sigortalılığın tespiti istemini de içerir. Aksine düşünce, özellikle yaşlılık aylığının kabulü için öngörülen sigortalılık süresi yönünden çalışanlar ile çalışmayanlar arasında adaletsiz ve haksız bir durum yaratır. Bu nedenle, işe giriş bildirgesinin verildiği ancak yasal diğer belgelerin bulunmadığı durumlarda çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı, kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Somut olayda, Mahkemece açıklanan şekilde fiili çalışmanın varlığı yöntemince araştırılmadan, davacının gösterdiği tanıklar dışında, re’sen araştırılacak komşu işyeri sahipleri ve komşu işyeri bordro tanıkları dinlenmeksizin, davacı tarafından gösterilen ve komşu işyeri bordro tanığı olduğu da Kurum kayıtlarından araştırılarak teyit edilmeyen tanığın beyanına dayalı olarak eksik inceleme ile sonuca gidilmesi isabetsiz olmuştur.
Yapılacak iş; davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği nazara alınıp, ilgili SGK İl Müdürlüğünden, Belediye Başkanlığından, ilgili Vergi Dairesi Müdürlüğü’nden, ayrıca zabıta marifetiyle işyerine o tarihte komşu olan diğer işyerlerinde bildirge tarihinde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanlarının; yoksa işyeri sahiplerinin hem ilgili Kurumlar nezdindeki kayıtları üzerinde hem de mahallinde titizlikle araştırılıp tespit edilerek çalışmanın niteliği, alınan ücret hususları ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak ve yine davacı ile komşu işyeri tanığı olarak dinlettiği S. D.’in hizmet cetvelinin temini ile bildirge tarihinde sigortalı çalışmalarının bulunup bulunmadığını tespit etmek, tanık S. D.’in belirtilen tarihte sigortalı olarak çalıştığı işyerine ait Kurum dosyasının, Kanun kapsamına alınış ve çıkış tarihleri ile dönem bordrolarının temini ile komşu işyeri olduğunun tespiti halinde ilgili işyerinin dönem bordrolarında ismi geçen sigortalıların ve gerekirse işyeri sahibini re’sen dinlemek suretiyle gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde 506 sayılı Yasa’nın 2, 6, 9 ve 79/10. maddeleri gereğince kanıtladıktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik araştırma sonucu yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 08/12/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.