Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/7050 E. 2014/23337 K. 10.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/7050
KARAR NO : 2014/23337
KARAR TARİHİ : 10.11.2014

MAHKEMESİ : Uşak 1. İş Mahkemesi
TARİHİ : 19/02/2014
NUMARASI : 2013/706-2014/56

Davacı, ilk kesinti tarihini takip eden aybaşından itibaren tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine, 6111 sayılı Kanundan yararlandırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalı Kurumun tüm, davacının ise aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, davacınınilk prim kesintisini takip eden aybaşından itibaren dava tarihine kadar tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespiti ile 6111 sayılı Yasanın prim borçlarının yapılandırılmasına ilişkin hükümlerinden faydalanması istemine ilişkindir
Dairemizin 27/06/2013 tarih ve 2013/5523-13632 Esas- Karar sayılı bozma kararı üzerine, mahkemece istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş kararları; Kurumun prim alacaklarını Bakanlar Kurulu kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil etmesi halinde, Bağ-Kur’un prim ödenmesine rağmen, sigortalıyı re’sen kayıt ve tescil etmemesi, yasanın kendisine yüklediği re’sen tescil yükümlülüğüne aykırılık teşkil ettiğinden, prim tevkifatının yapıldığı tarihi izleyen aybaşından itibaren sigortalı olarak kabulü gerektiği yönündedir.
Tarım Bağ-Kur sigortalılığının temel koşulu 2926 sayılı Yasanın 2/1 ve 3/b maddelerinde belirtildiği gibi, tarımsal faaliyette bulunmaktır. Prim tevkifatına dayalı tespit davalarında, salt ziraat odası ve kooperatif kaydı gibi belgelerin bulunması yada ürün tesliminin olması tek başına davanın kabulü için yeterli değildir. Tarım Bağ-Kur sigortalılığının tespiti için öncelikle bir prim kesintisinin (tevkifat) bulunması gerekir. Yine bu prim kesintisini (tevkifatı) takip eden yıllarda, tarımsal faaliyete ilişkin olarak, hangi tarımsal ürünlerin yetiştirildiği, nereye satıldığı veya teslim edildiği, bu ürünlerden prim kesintisinin yapılıp yapılmadığı gibi hususlar da somutlaştırılarak belirlenmelidir.
Öte yandan ilk prim kesintisini izleyen yıllarda, prim kesintisi (tevkifat) veya ürün tesliminin iki yıla kadar olan süre dışında süreklilik arzettiği hallerde tarımsal faaliyetin sürekli olduğu kabul edilip, bu yıllar için de tespit kararı verilmesi gerekmektedir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davacının 01/08/1994-31/12/1994 ve 01/06/1995- 31/12/1995 ve 28/02/2011- halen tarım Bağ-kur sigortalısı olarak kabul edildiği, teslim ettiği ürünlerden ilk defa Temmuz/1994 tarihi olmak üzere takip eden 1995 ve 1997 yıllarında prim kesintisinin yapıldığı, yine 1995-2003 yılları arası her yıl ürün tesliminin bulunduğu anlaşılmaktadır.
Somut olayda, mahkemece kayıtlarına göre davacının 1994-2003 yılları arası tarımsal faaliyetinin sürekli olduğu dikkate alınmadan yazılı şekilde sonuca gidilmesi hatalı olmuştur. Yukarıda belirtildiği gibi prim kesintisine dayalı tespit davalarında, ilk prim kesintisinin yapıldığı yılı takip eden yıllarda da, prim kesintisinin veya ürün tesliminin yani tarımsal faaliyetin sürekli olması gerekir. Sürekli prim kesintisi ve ürün tesliminden amaç, bunun her yıl yapılabileceği gibi, prim kesintisi veya ürün tesliminin iki yıla kadar olan süre dışında devam ettiği durumlarda da tarımsal faaliyetin sürekli olduğu kabul edilir. Davacı adına 1994-2003 yılları arası sürekli prim kesintisi ve ürün tesliminin bulunduğu dolayısıyla bu dönem yönünden sigortalılık koşullarının oluştuğu görülmektedir.
Yapılacak iş, davacının Kurumca kabul edilen süreler haricinde 01/08/1994- 31/12/2003 tarihleri arası tarım Bağ-kur sigortalısı olduğunun tespitine karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 10/11/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.