YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/6923
KARAR NO : 2014/9154
KARAR TARİHİ : 28.04.2014
MAHKEMESİ : İstanbul 3. İş Mahkemesi
TARİHİ : 26/07/2011
NUMARASI : 2009/826-2011/647
Davacı, iş kazası sonucu malüliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
A) Davacının ücret alacağı davası bakımından yapılan incelemede;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 1. Maddesinde “Bu Kanunun, senetle ispat, istinaf ve temyiz ile temyizde duruşma yapılmasına ilişkin parasal sınırlarla ilgili hükümlerinin Kanunun yürürlüğe girmesinden önceki tarihte açılmış olan dava ve işlerde uygulanmayacağı, geçici 3. Maddesinde ise Bölge adliye mahkemelerinin, 26.9.2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2. maddesi uyarınca Resmî Gazete’ de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı HUMK’ nun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı” düzenlenmiştir. Anılan düzenleme gereğince uygulanması gerekli olan HUMK’nun 427. maddesindeki 40,00-TL olan kesinlik sınırı ise parasal sınırları değiştiren 5219 sayılı yasanın 2/c maddesi ile 21.7.2004 tarihinden itibaren verilecek kararlarda 1.000,00 TL’ye çıkarılmıştır. Diğer bir deyişle 21.7.2004 tarihinden itibaren verilen kararların temyiz edilebilmesi için hüküm altına alınan miktarın 1.000,00-TL’yi geçmesi gerekir.
Öte yandan HUMK’na 5236 sayılı yasanın 19.maddesi ile eklenen Ek-4.maddeye göre ise “Görev, kesin hüküm, istinaf, temyiz, Yargıtay’da duruşma, senetle ispata ve sulh mahkemelerindeki taksim davalarında muhakeme usulünün belirlenmesine ilişkin maddelerdeki parasal sınırlar; her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların; o yıl için 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilân edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların on milyon lirayı (10,00-TL) aşmayan kısımları dikkate alınmaz.”
2012 yılında bu parasal sınır 1.690,00TL.olarak uygulanmıştır. 10.11.2012 Gün ve 28463 sayılı Resmi Gazetede ilan edilen Maliye Bakanlığı’na ait 419 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde, 2012 yılı için belirlenen yeniden değerlendirme oranı % 7,80 olarak öngörülmüştür. Buna göre, 2013 yılında mahkemelerce verilecek kararların temyiz edilebilmesi için, temyize konu dava değerinin 1.820,00. TL.’sini geçmesi gerekir.
Somut olayda, ücret alacağı davası bakımından davacı M.. E.. yararına hükmedilen temyiz konusu dava değeri 503,56TL’dir.
Bu durumda davacının açtığı ücret alacağı davası bakımından davalı aleyhine verilen hüküm miktar itibariyle kesin nitelik taşıdığından 1.6.1990 gün ve 1989/3 E. 1990/4 K. Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı da göz önünde tutularak temyiz eden davalı K. İnş.San.Tic.A.Ş vekilinin temyiz dilekçesinin reddi gerekmiştir.
B) Davacının iş kazası nedeniyle açtığı manevi tazminat davası bakımından yapılan incelemede:
Dava, iş kazası sonucu yaralanan davacının manevi zararlarının giderilmesi ilişkindir.
Mahkemece, 5.000,00TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Dosya kapsamından 01.03.2008 tarihindeki zararlandırıcı olayın yurt dışında gerçekleştiği, tarafların kusur oranları ile davacının maluliyet oranına ilişkin dosyada herhangi bir veri bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Olay iş kazası olup, İş Hukuku ve sosyal güvenlik ilkeleri çerçevesinde değerlendirilmeye tabi tutulmalıdır. İşverenin iş kazası sonucu meydana gelen zarar nedeniyle hukuki sorumluluğu yasa ve içtihatlarla belirlenmiş olan ayrık haller dışında ilke olarak iş aktinden doğan işçiyi gözetme ( koruma ) borcuna aykırılıktan kaynaklanan kusura dayalı sorumluluktur. İnsan yaşamının kutsallığı çerçevesinde işverenin işçilerin sağlığını ve güvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları sağlamak ve araçları noksansız bulundurmakla yükümlü olduğu İş Kanunu’nun 77. maddesinin açık buyruğudur.
İş kazasından doğan tazminat davalarının özelliği gereği, İş Kanunu’nun 77. maddesinin öngördüğü koşulları göz önünde tutarak ve özellikle işverenin niteliğine göre, işyerinde uygulanması gereken İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü’nün ilgili maddelerini incelemek suretiyle, işverenin işyerinde alması gerekli önlemlerin neler olduğu, hangi önlemleri aldığı, hangi önlemleri almadığı, alınan önlemlere işçinin uyup uymadığı gibi hususlar ayrıntılı bir biçimde incelenmek suretiyle kusurun aidiyeti ve oranı hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek biçimde belirlenmelidir. (Hukuk Genel Kurulunun 16.06.2004 gün ve 2004/21-365 E.-369 K.sayılı kararı da aynı yöndedir ).
Kusurun aidiyeti ve oranının belirlenmesi lüzumu sadece maddi tazminat davaları için olmayıp, takdir olunacak manevi tazminatın miktarına ve tarafların sorumluluğuna ilişkin neticeleri olduğundan dolayı manevi tazminat davaları için de geçerlidir.
Bunun yanında İş kazası nedeniyle hükmedilecek manevi tazminatın miktarını doğrudan etkilemesi nedeniyle, işçide oluşan meslekte güç kayıp oranının hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeksizin kesin olarak saptanması gerekir.
Tüm bu açıklamalardan olarak somut olayda, anılan zararlandırıcı olaya dair kusur raporu alınmadan ve davacının maluliyet oranına dair evraklar(Trabzon Fatih Devlet Hastanesinin %3 özürlü raporu v.s.)getirtilmeden eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde neticeye varılması doğru olmamıştır.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Yapılacak iş, işçi sağlığı ve iş güvenliği konularında uzman bilirkişi heyetine olayı inceleterek davacının yaralanmasına neden olan olaya dair kusur raporu almak, yine davacının maluliyetinin tespit edildiği rapor yada raporları temin etmek ve tüm delillerle birlikte değerlendirerek çıkacak sonuca göre karar vermektir.
O halde davalı şirketin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine
28.04.2014 gününde oy birliğiyle karar verildi.