Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/6712 E. 2014/21525 K. 27.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/6712
KARAR NO : 2014/21525
KARAR TARİHİ : 27.10.2014

MAHKEMESİ : Ankara 5. İş Mahkemesi
TARİHİ : 11/02/2014
NUMARASI : 2013/815-2014/124

Davacı, 21/03/1994 tarihini takip eden aybaşından 01/06/2004 tarihine kadar Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalı Kurumun, aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, davacının 01/04/1994-01/06/2004 tarihleri tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespiti istemine ilişkindir
Mahkemece, davanın kabulü ile davacının 01/04/1994-01/06/2004 tarihleri arasında tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine karar verilmiştir.
Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş kararları; Kurumun prim alacaklarını Bakanlar Kurulu kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil etmesi halinde, Bağ-Kur’un prim ödenmesine rağmen, sigortalıyı re’sen kayıt ve tescil etmemesi, yasanın kendisine yüklediği re’sen tescil yükümlülüğüne aykırılık teşkil ettiğinden, prim tevkifatının yapıldığı tarihi izleyen aybaşından itibaren sigortalı olarak kabulü gerektiği yönündedir.
Tarım Bağ-Kur sigortalılığının temel koşulu 2926 sayılı Yasanın 2/1 ve 3/b maddelerinde belirtildiği gibi, tarımsal faaliyette bulunmaktır. Prim tevkifatına dayalı tespit davalarında, salt ziraat odası ve kooperatif kaydı gibi belgelerin bulunması yada ürün tesliminin olması tek başına davanın kabulü için yeterli değildir. Tarım Bağ-Kur sigortalılığının tespiti için öncelikle bir prim kesintisinin (tevkifat) bulunması gerekir. Yine bu prim kesintisini (tevkifatı) takip eden yıllarda, tarımsal faaliyete ilişkin olarak, hangi tarımsal ürünlerin yetiştirildiği, nereye satıldığı veya teslim edildiği, bu ürünlerden prim kesintisinin yapılıp yapılmadığı gibi hususlar da somutlaştırılarak belirlenmelidir.
Öte yandan ilk prim kesintisini izleyen yıllarda, prim kesintisi (tevkifat) veya ürün tesliminin iki yıla kadar olan süre dışında süreklilik arzettiği hallerde tarımsal faaliyetin sürekli olduğu kabul edilip, bu yıllar için de tespit kararı verilmesi gerekmektedir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davacının 01/06/2004 tarihinde tarım Bağ-Kur sigortalısı olarak tescil edildiği, 1999 ve 2001 yıllarında teslim ettiği ürünlerden prim kesintisinin yapılmadığı, 1994 yılında ziraat odası kaydının başladığı adına kayıtlı traktör ve arazi bulunduğu, tanık beyanlarında tarımla uğraştığının belirtildiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda, mahkemece kayıtlarına göre davacının, 01/04/1994-01/06/2004 tarihleri arası sigortalı olduğunun tespitine karar verilmesi hatalı olmuştur. Yukarıda belirtildiği gibi prim kesintisine dayalı tespit davalarında öncelikle bir prim kesintisi ve bu kesintiyi takip eden yıllardada yine prim kesintisinin veya ürün tesliminin yani tarımsal faaliyetin sürekli olması gerekir. Sürekli prim kesintisi ve ürün tesliminden amaç, bunun her yıl yapılabileceği gibi, prim kesintisi veya ürün tesliminin iki yıla kadar olan süre dışında devam ettiği durumlarda da tarımsal faaliyetin sürekli olduğu kabul edilir. Ayrıca ürün teslimleri tek başına sigortalılığı sağlamaz. Bu nedenlerle Uyuşmazlık konusu olan 01/06/1994-01/06/2004 tarihleri arası dönemde, düzenli prim kesintisi veya ürün tesliminin bulunup bulunmadığı araştırılmadan sonuca gidilmesi hatalı olmuştur.
Yapılacak iş, yukarıda belirtilen hususlara uygun ayrıntılı araştırma yapılarak uyuşmazlık konusu olan 01/06/1994-01/06/2004 tarihleri arası dönemde öncelikle bir prim kesintisi ve bu kesintiyi takip eden yıllarda prim kesintisi veya ürün tesliminin bulunup bulunmadığını araştırmak eğer varsa şimdiki gibi davanın kabulüne, yoksa davanın reddine karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 27/10/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.