Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/6383 E. 2014/21542 K. 27.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/6383
KARAR NO : 2014/21542
KARAR TARİHİ : 27.10.2014

MAHKEMESİ : Samsun 3. İş Mahkemesi
TARİHİ : 07/02/2014
NUMARASI : 2013/847-2014/30

Davacı, Tarım Bağ-Kur sigortalılığının iptal edilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalı Kurumun, aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
Dava, davacının Kurumca resen tescil edilen tarım Bağ-Kur sigortalılığının iptali borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece istemin kabulüne karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağı 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasa’nın 4/b-4 maddesi ile “tarımsal faaliyette bulunanların bu kanunun kısa ve uzun vadeli sigorta kolları uygulaması bakımından sigortalı sayılacağını”, 5510 sayılı Yasa’nın 6/i maddesi “Kamu idareleri hariç olmak üzere, tarım işlerinde veya orman işlerinde hizmet akdiyle süreksiz işlerde çalışanlar ile tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan; tarımsal faaliyette bulunan ve yıllık tarımsal faaliyet gelirlerinden, bu faaliyete ilişkin masraflar düşüldükten sonra kalan tutarın aylık ortalamasının, bu Kanunda tanımlanan prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz katından az olduğunu belgeleyenlerin bu kanunun kısa ve uzun madeli sigorta kolları uygulaması bakımından sigortalı sayılmayacağını”, 5510 sayılı Yasanın 8/3 maddesi ” tarımsal faaliyeti bulunanların kanunla kurulu meslek kuruuluşlarına kayıt tarihinden itibaren ilgili Kurum ve Kuruluş ve birliklerin sigortalı işe giriş bildirgesi düzenleyerek en geç bir ay içinde Kuruma vermekle yükümlü olduklarını, ayrıca tarımla uğraşanların kendilerinin de bildirim yapabileceklerinin belirtildiği” 5510 Sayılı Yasanın 9/b-5 maddesi “Kısa ve uzun vadeli sigorta kolları bakımından tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlar için, tarımsal faaliyetlerinin sona erdiği veya 6 ncı maddenin birinci fıkrasının (ı) bendi kapsamına girdiği tarihten itibaren sigortalılığının sona ereceği” düzenlenmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının ziraat odası kaydına istinaden Kurum tarafından 05/01/2009-31/01/2011 tarihleri arası tarım bağ-Kur sigortalısı olarak kabul edildiği,05/01/2009-31/01/2011 tarihleri arası ziraat odasına kayıtlı olduğu ve odaya aidatlarını ödediği,1984-31/12/2008 yılları arası SSK’lı hizmeti bulunduğu, belediye başkanlığına arazi beyanında bulunduğu, tanık beyanlarında İstanbul’da oturduğu kadastro tespiti sırasında arazi yazılması için ziraat odasına kaydolduğunu belirttikleri anlaşılmaktadır.
Somut olayda, mahkemece kadastro işlemi sırasında ziraat odası kaydolduğunu, tarımsal faaliyet olarak herhangi bir eylemi bulunmadığını belirtilmiş ise de, davacının ziraat odasına kayıtlı olduğu dönemde aidatları ödediği, belediye başkanlığına arazi beyanında bulunduğu görülmektedir. Dolayısıyla davacının tarımsal faaliyetinin 5510 sayılı Yasanın 6. maddenin birinci fıkrasının (ı) bendi kapsamında kalıp kalmadığı araştırılmadan sonuca gidilmesi hatalı olmuştur.
Yapılacak iş; uyuşmazlık konusu olan dönemde ziraat odası ve belediye başkanlığına beyan ettiği arazi kayıtlarına göre tarımsal faaliyeti devam eden davacının, yıllık tarımsal faaliyet gelirlerinden, bu faaliyete ilişkin masraflar düşüldükten sonra kalan tutarın aylık ortalamasının, bu Kanunda tanımlanan prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz katından az olup olmadığını (5510 s.Y. geçici 16. maddesinde belirtilen oranlar dikkate alınarak) konusunda uzman ziraatçi bilirkişi marifetiyle tespit ettirilip sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde ve eksik araştırma sonucu hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 27/10/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.