Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/6353 E. 2014/9071 K. 28.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/6353
KARAR NO : 2014/9071
KARAR TARİHİ : 28.04.2014

MAHKEMESİ : İstanbul 20. İş Mahkemesi
TARİHİ : 23/01/2014
NUMARASI : 2013/388-2014/6

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde taraf ehliyeti yokluğundan davanın usulden reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

K A R A R

Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davalı A.. A..’nın ölü olduğu, nüfus kayıt örneğine göre davalının 18/11/2009 tarihinde ölmüş olduğu, davanın açıldığı tarihte davalının ölü olduğu anlaşıldığından, 6100 sayılı HMK 114/1-d ve 115/2 maddelerine uyarınca davanın, dava şartı olan “taraf ehliyeti yokluğu” usulden reddine karar vermek gerektiği gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.
6100 sayılı HMK 50. maddesi; ” Medenî haklardan yararlanma ehliyetine sahip olan, davada taraf ehliyetine de sahiptir.” hükmüyle taraf ehliyetini; 51. maddesi ise; “Dava ehliyeti, medenî hakları kullanma ehliyetine göre belirlenir.” hükmüyle dava ehliyetini tanımlamıştır. Medeni Kanunumuz ise, davada taraf olma ehliyetini, medeni haklardan yararlanma ehliyetinin bir parçası saymış, 8, 28, 47 ve 48. maddeleriyle bu yönde hükümler getirerek medeni haklardan yararlanma ehliyeti bulunan her gerçek ve tüzel kişinin davada taraf olma yeteneğini taşıdığını, her gerçek kişinin sağ doğmak koşuluyla ana rahmine düştüğü andan itibaren taraf ehliyetini kazanacağını ve yaşadığı sürece taraf ehliyetinin devam edeceğini belirtmiştir. Öte yandan gerçek kişinin ölümüyle medeni haklardan yararlanma ehliyeti ve buna bağlı olarakta taraf ehliyetinin sona ereceği Medeni Kanunun 28. maddesinin buyurucu nitelikteki hükmüyle açıklanmıştır. Dava tarihinden önce ölüm nedeniyle şahsiyeti son bulan kişinin taraf ehliyetini yitireceği kuşkusuzdur. Bu durumda, 1.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 124. maddesi ile bu gibi durumlarda dava reddedilmeyip mirasçılarının davaya katılımlarının sağlanmasıyla yargılama yapılması olanağı getirilmiştir.
Öte yandan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 27. maddesinde yer bulan “Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkeme, iki tarafa eşit şekilde hukukî dinlenilme hakkı tanıyarak hükmünü vermelidir. Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. Bu hakka, tarafın hâkime meramını anlatma hakkı ya da iddia ve savunma hakkı da denilmektedir. Ancak, hukukî dinlenilme hakkı, bu ifadeleri de kapsayan daha geniş bir anlama sahiptir.
Bu hak çerçevesinde, tarafların gerek yargı organlarınca gerekse karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmeleri zorunludur. Kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak karar verilmesi, kural olarak mümkün değildir. Hukukî dinlenilme hakkı, sadece belli bir yargılama için ya da yargılamanın belli bir aşaması için geçerli olan bir ilke değil, tüm yargılamalar için ve yargılamanın her aşamasında uyulması gereken bir ilkedir. Bu çerçevede gerek çekişmeli ve çekişmesiz yargı işlerinde gerekse bu yargılamalarla bağlantılı geçici hukukî korumalarda, icra takiplerinde, tahkim yargılamasında, hatta hukukî uyuşmazlıklarla ilgili yargılama dışında ortaya çıkan çözüm yollarında, her bir yargılama, çözüm yolu ve uyuşmazlığın niteliğiyle bağlantılı şekilde hukukî dinlenilme hakkına uygun davranılmalıdır.
Öte yandan; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Tarafta iradî değişiklik” başlıklı 124. maddesinin 3. fıkrasında; “Ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilir.” denilmektedir. 4. fıkrasında ise; “Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir. Bu durumda hâkim, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi lehine yargılama giderlerine hükmeder.” hükmü düzenlenmektedir. Bu durumda mahkemece dürüstlük kuralına aykırı olmayan ve kabul edilebilir yanılgı sonucu dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi durumunda mahkemece tarafta iradi dğişiklik yapılabiliceği hükme bağlanmıştır.
Somut olayda, davacının, davalı A.. A..’ya ait işyeri bünyesinde 01/12/1987 ila Haziran ayı 1996 tarihleri arasında geçen hizmetlerinin tespiti istemiyle 27/06/2013 tarihinde dava açtığı, davalı A.Ç.’ın nüfus kaydına göre 18/11/2009 tarihinde vefat ettiği, davanın açıldığı tarihte davacı tarafın davalının vefat ettiğini bilmediği, davanın açıldığı tarihte davalının ölü olduğu, bu nedenle 6100 sayılı HMK 115/2 maddesi uyarınca davanın usulden reddine karar vermek gerektiği gerekçesiyle davanın usulden reddedildiği, davacının tespitini talep ettiği tarih itibariyle davalının hayatta olup olmadığını bilmemesinin makul bir nedene dayandığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 124. maddesi uyarınca değerlendirme yapılması, yargılamaya devam edilmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, davanın usulden reddedilmesi bozmayı gerektirmiştir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine 28/04/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.