Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/6139 E. 2014/15956 K. 03.07.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/6139
KARAR NO : 2014/15956
KARAR TARİHİ : 03.07.2014

MAHKEMESİ : Ankara 3. İş Mahkemesi
TARİHİ : 22/01/2014
NUMARASI : 2013/206-2014/20

Davacı, Türk vatandaşı olma şartı aranmaksızın yurtdışında gerçekleşen çalışma sürelerini 3201 sayılı yasaya göre borçlanma hakkı olduğunun tespiti ile 01/09/1991 tarihinin Türkiye sigortalılık başlangıç tarihi olarak da tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

1) Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere ve temyiz nedenlerine göre davacının ve davalı Kurumun aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2) Dava, davacının sigortalılık başlangıç tarihinin 01.08.1988 olduğunun tespiti, borçlanma talebinde bulunduğu 26.09.2012 tarihi itibariyle 20 yıl sigortalılık süresi, 45 yaş şartı sağlandığında 5300 gün üzerinden ödeme yapması gerekirken 7956 gün üzerinden borçlandırılmasının hatalı olduğunun ve 506 sayılı Kanun’un Geçici 81.maddesinin B/f bendi gereğince yaşlılık aylığı koşullarının tespiti, başvuru tarihindeki borçlanma bedeli üzerinden paranın yatırılması ve emeklilik işlemlerinin başlatılması istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davacının Kuruma talep tarihindeki günlük asgari 10,32 TL bedel üzerinden üzerinden 3201 sayılı Yasa gereğince Türk Vatandaşlığında geçen süreleri borçlanabileceğinin tespitine, davacının yurt dışı rant sigortasına zorunlu giriş tarihi olan 01/09/1991 tarihinin Türkiye sigortalılık başlangıç tarihi olarak da tespitine, önceki tarihli başlangıç istemi ile yaşlılık aylığı talebi isteminin reddine karar verilmiştir.
18.01.1971 doğumlu davacının 01.08.1988 tarihinden itibaren Almanya’da “Mesleki Eğitim Zorunlu Prim Dönemi” bulunduğundan 18 yaşını ikmal ettiği 18.01.1989 tarihinin sigortalılık başlangıç tarihi olarak tespiti gerekirken yerinde olmayan gerekçe ile sigortalılık başlangıç tarihinin 01.08.1988 olduğunun tespitine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
3) Davacı 26.09.2012 borçlanma talep tarihinde Türk vatandaşı olup 13.07.2012 tarihinden itibaren Türkiye’de 5510 sayılı Kanun’un 4/1-(a) bendi kapsamında sigortalılığı bulunması nedeniyle Kurumun davacıya bu bent kapsamında borçlanma imkanı tanıması doğrudur. Kurumun davacının borçlanma istemini kabul etmesi karşısında taraflar arasında borçlanma hakkının varlığına dair bir uyuşmazlık bulunmadığı kabul edilerek bu istemin reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi yerinde değildir.
Öte yandan, Kurumun 05.10.2012 tarihli yazısı ekinde yer alan borç tahakkuk cetvelinde 7956 gün karşılığı borçlanma tutarının davacıya tebliğ edilmiş olması davacının 18.01.1989 sigortalılık başlangıç tarihine göre 5300 gün üzerinden yaşlılık aylığı almaya hak kazanmasına engel olmadığı gibi 3201 sayılı Kanun’un 4 ve 5.maddelerine göre kısmi ödeme yapması da mümkündür.
Davacının yaşlılık aylığı istemi bulunmadığı gibi 45 yaşını da ikmal etmediğinden henüz taraflar arasında yaşlılık aylığına dair uyuşmazlık çıkmamıştır. Kurumun borçlanma istemini kabul etmesi ve kısmi ödeme imkanı bulunması nedeniyle davacının 3 aylık süre içerisinde yaşlılık aylığına yeterli olan 5300 günlük süreye ait borçlanma bedelini ödemesi mümkün iken 20 günlük kısmi ödeme yapması karşısında; borçlanılan süreyi 5300 günü tamamlamak için Kuruma yeniden başvurması gerektiği gözetilmeden davacıya mahkemece borçlanma imkanı tanınması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Kabule göre, 26.09.2012 başvuru tarihinde bir günlük borçlanma bedeli 10,03 TL olduğu halde karara 10,32 TL yazılması da doğru değildir.
O halde davacının ve davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine