YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/5435
KARAR NO : 2014/10698
KARAR TARİHİ : 13.05.2014
MAHKEMESİ : Adana 2. İş Mahkemesi
TARİHİ : 21/01/2014
NUMARASI : 2012/1026-2014/20
Davacı, davalı Kurum tarafından gönderilen ödeme emirlerinin tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, davacıya davalı Kurum tarafından gönderilen 9 adet ödeme emrinin iptali ile borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulü ile avanın kabulü ile, davacı hakkında SGK Adana İl Müdürlüğünün 2007/11415, 2007/ 11416, 2007/11417, 2007/11418, 2007/11419, 2007/11420, 2008/14684, 2008/14685, 2008/14686 esas sayılı takip dosyalarından düzenlenen ödeme emirlerinin iptaline karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının 21.09.2001-19.12.2006 tarihleri arasındaki çalışmalarının 1033815 sicilli Ç.D. Boyalar Üretim ve Pazarlama Aş. Tarafından Kurum’a bildirildiği, davacının muhasebe müdürü olduğu, bu şirkete ait prim ve diğer borçlarından ötürü 9 adet ödeme emrinin davacıya 07.06.2012 tarihinde tebliğ edildiği, 28.12.2004 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinden asıl borçlu şirketin 13.08.2004 tarihli Yönetim Kurul toplantısı yaptığı ve davacıya bazı sorumluluklar yüklendiği, örneğin “vergi daireleri,SSK ve bankalara verilecek çekleri imzalamaya” yetkili kılındığı anlaşılmaktadır.
Anonim şirketlerde; 506 sayılı Yasanın 80/13. maddesi ve 5510 sayılı Yasanın 88/20. maddeleri irdelenmelidir. 506 sayılı Yasanın 80/13. maddesi hükmüne göre tüzel kişiliği haiz bir özel kuruluşta görev yapan bir kişinin – primlerin ödenmesinden işverenle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olabilmesi için, primlerin tahakkuk ve ödemesinde yetkili üst düzey yöneticisi olması zorunludur. Öte yandan, Türk Ticaret Kanunu’nun 317. maddesi uyarınca bir anonim şirketin temsil ve yönetimi aynı zamanda karar organı olarak yetkili yönetim kurulunca yerine getirilmektedir. Her iki hüküm birlikte değerlendirilmesi durumunda bu anonim şirket yönünden primlerin ödenmesinde, sorumlu üst düzey yöneticiden söz edebilmek için bu kimsenin yönetim kurulunda başkan veya başkan yardımcısı gibi unvan taşıması veya imza yetkisine sahip üye olması veya şirketin yönetiminde parasal konularda yetkili genel müdür, finansman veya muhasebe müdürü gibi üst düzeyde sorumluluk taşıyan görevli olması gerekir. Bunun dışında kalan ve şirketin, idari ve mali işlerinde doğrudan söz sahibi veya yetkili olmayan karar organında yer almayan kişilerin işverenle müşterek sorumluluğu düşünülemez. Şirkette görevli bir kimsenin belli konularda imza sahibi olması da bu zorunluluğu ortadan kaldırmaz.
01.07.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasa’nın 88/20 maddesi ise, Kurumun sigorta primleri ve diğer alacakları haklı bir sebep olmaksızın bu Kanunda belirtilen sürelerde ödenmez ise kamu idarelerinin tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri, tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dahil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcileri Kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı hükmünü düzenlemiş olup, 506 sayılı Yasanın 80/13. maddesinde belirtilen şekilde yetkilere sahip olma şartını kaldırmıştır.
Somut olayda, davacının borçlu şirketin 13.08.2004 tarihli Yönetim Kurul toplantısında “vergi daireleri, SSK ve bankalara verilecek çekleri imzalamaya” yetkili kılınması nedeniyle 506 sayılı Yasanın 80/13. maddesine göre sorumlu olduğu açıktır. Ancak bu yetkinin hangi tarihe kadar sürdüğü araştırılmadan eksik inceleme sonucu verilen karar usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Yapılacak iş; davacıya 13.08.2004 tarihli Yönetim Kurul toplantısında verilen yetkinin hangi tarihe kadar sürdüğü araştırılarak, muhasebe müdürü olduğu(yetkisinin devamı halinde) sürece borçlardan sorumlu olacağı düşünülerek sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
O halde davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 13/05/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.