Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/5163 E. 2014/28078 K. 23.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/5163
KARAR NO : 2014/28078
KARAR TARİHİ : 23.12.2014

MAHKEMESİ : İstanbul 22. İş Mahkemesi
TARİHİ : 12/12/2013
NUMARASI : 2013/429-2013/265

Davacı, 10/09/1984 tarihinin sigortalılık başlangıç tarihi olarak tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılardan Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava, davacının sigortalılık başlangıcının 10/09/1984 tarihi olarak tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davacının sigortalılık başlangıç tarihinin 18 yaşını ikmal ettiği 08/12/1984 olarak tespitine karar verilmiş ise de bu sonuç eksik incelemeye dayalı olup, usul ve yasaya aykırıdır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının davalı işyerinde 10/09/1984 tarihinde çalışmaya başladığına ilişkin işe giriş bildirgesinin, davalı işverence davalı kuruma 30/10/1984 tarihinde, 678283 varide numarası ile ibraz edildiği ve davacıya ait SGK hizmet cetveli incelendiğinde, ilk sigorta prim ödemesinin 01/05/1997 tarihinde başka bir işverence yapıldığı, öncesinde sigorta prim ödemesinin bulunmadığı anlaşılmış, davacının tespitini talep ettiği tarih itibari ile 1984 yılı 3. döneminde davalı işveren tarafından sigorta prim bordrosu düzenlenmediği, davalı işverene ait söz konusu işyerinin, 10/09/1984 tarihinde 506 sayılı Yasa kapsamına alındığı, 31/12/1985 tarihinde ise çıkarıldığı; vergi kayıtlarına göre ise davalıya ait Nuruosmaniye Vezirhan no:…/… adresinde kurulan işyerinin 19/03/1984- 31/12/1985 tarihleri arasında faaliyet gösterdiği anlaşılmış, Belediye Başkanlığı ve kolluk marifeti ile yapılan komşu işyeri araştırmalarının, Nuruosmaniye Vezirhan no:…/… Fatih/İstanbul adresi itibari ile yapılmadığı, işe giriş bildirgesinde yazılı bulunan Nuruosmaniye V. Cad. no:…/… adresi bildirilerek yapıldığı, bu nedenle sonuçsuz kaldığı tespit edilmiştir. Davalı işyeri sahibi L.. D..; davacının belirtilen dönemde tek çalışanı olduğunu beyan etmiş olup; mahkemesince dinlenen davacı tanıklarının her ikisinin de davacının çocukluk arkadaşı oldukları, davacı tanığı Ö.. B..’ın davacının çalıştığı Nuruosmaniye semtinde belirtilen dönemde gümrük komisyonculuğu yapan E. Gümrükleme isimli işyerinde çalıştığını; diğer tanık C.. Ç..’nın ise o tarihlerde Sultanhamam’da U. G. B. isimli gelinlikçide çalıştığını iddia ettikleri görülmüş, her iki tanığın da davacının belirtilen dönemde davalıya ait kuyumcu atölyesinde 1984 yılının sonbahar aylarında işe girerek 4-5 sene çalıştığını beyan ettikleri anlaşılmıştır. Mahkemesince; komşu işyeri sahibi ve komşu işyeri bordro tanığı araştırması yapılmadığı gibi; davacı tanıklarının hizmet dökümleri, işe giriş bildirgeleri getirtilerek, belirtilen tarihte tanıklar için sigorta prim ödemesi yapan işyerlerinin kimlere ait oldukları, adresleri, mahiyetleri, kanun kapsamına alınış- çıkış tarihleri; komşu işyeri niteliğinde olup olmadıkları tespit edilmeksizin hüküm kurulduğu görülmüştür.
Bu haliyle dava dosyasındaki uyuşmazlık, somut olayda fiili çalışma olgusunun yöntemince kanıtlanmış olup olmadığı, mahkemece bu yönde yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa’nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları(sigortalılık başlangıcının tespiti davaları) için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Gerçekten; 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasa’sının 2 ve 6. maddelerinde açıkça belirlendiği üzere, sigortalılığın oluşumu yönünden çalışma olgusunun varlığı zorunludur. Eylemli veya gerçek biçimde çalışmanın varlığı saptanmadıkça, hizmet akdine dayanılarak dahi sigortalılıktan söz edilemez. Fiili veya gerçek çalışmayı ortaya koyacak belgeler, işe giriş bildirgesiyle birlikte 506 sayılı Yasa’nın 79. maddesinde belirtilen sigortalının gün sayısını, kazanç durumunu, çalışma tarihleriyle birlikte ortaya koyan aylık sigorta gün bilgileri ile Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 17. maddesinde belirtilen 4 aylık prim bordroları gibi Kuruma verilmesi zorunlu belgelerdir. Yöntemince düzenlenip süresi içerisinde Kuruma verilen işe giriş bildirgesi, kişinin işe alınmış olduğunu gösterirse de fiili çalışmanın varlığının ortaya konulması açısından tek başına yeterli kabul edilemez. Sigortalılıktan söz edebilmek için, çalışmanın varlığı, Yargıtay uygulamasında 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesine dayalı sigortalılığın tespiti davaları yönünden kabul edilen ilkelere uygun biçimde belirlenmelidir. Zira, sigortalılığın başlangıcına yönelik her dava sigortalılığın tespiti istemini de içerir. Aksine düşünce, özellikle yaşlılık aylığının kabulü için öngörülen sigortalılık süresi yönünden çalışanlar ile çalışmayanlar arasında adaletsiz ve haksız bir durum yaratır. Bu nedenle, işe giriş bildirgesinin verildiği ancak yasal diğer belgelerin bulunmadığı durumlarda çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı, kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Somut olayda, Mahkemece, açıklanan şekilde fiili çalışmanın varlığı yöntemince araştırılmadan, davacının gösterdiği tanıklar dışında, re’sen araştırılacak komşu işyeri sahipleri ve komşu işyeri bordro tanıkları dinlenmeksizin ve davacı tanıklarının beyanları doğrultusunda gerekli araştırmalar yapılmaksızın, davacı tanıklarının beyanlarına dayalı olarak eksik inceleme ile sonuca gidilmesi isabetsiz olmuştur.
Yapılacak iş; davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği nazara alınıp, ilgili SGK İl Müdürlüğünden, Belediye Başkanlığından, ilgili Vergi Dairesi Müdürlüğü’nden, ayrıca zabıta marifetiyle işyerine(Nuruosmaniye Vezirhan No:…/ Fatih/İstanbul) o tarihte komşu olan diğer işyerlerinde bildirge tarihinde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanlarının; yoksa işyeri sahiplerinin hem ilgili Kurumlar nezdindeki kayıtları üzerinden hem de mahallinde titizlikle araştırılıp tespit edilerek çalışmanın niteliği, alınan ücret hususları ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak ve davacı tanıklarının beyanları doğrultusunda, davacı tanıklarının hizmet dökümleri, işe giriş bildirgeleri getirtilerek, belirtilen tarihte tanıklar için sigorta prim ödemesi yapan işyerlerinin kimlere ait olduklarını, adreslerini, mahiyetlerini, kanun kapsamına alınış- çıkış tarihlerini; komşu işyeri niteliğinde olup olmadıklarını tespit etmek, komşu işyeri oldukları tespit edildiği takdirde, dönem bordrolarında yer alan sigortalılar arasından re’sen seçilecek kişileri, komşu işyeri dönem bordro tanığı olarak dinlemek, bildirge üzerinde bulunan imza ve fotoğrafın davacıya ait olup olmadığının tespiti amacı ile bilirkişi incelemesi yaptırmak sureti ile gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde 506 sayılı Yasa’nın 2, 6, 9 ve 79/10. maddeleri gereğince kanıtladıktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik araştırma sonucu yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 22/12/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.