YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/501
KARAR NO : 2014/7073
KARAR TARİHİ : 07.04.2014
MAHKEMESİ : İstanbul 3. İş Mahkemesi
TARİHİ : 05/11/2013
NUMARASI : 2011/803-2013/874
Davacı, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici nedenlere göre davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, 05.12.2005 tarihindeki iş kazasında yaşamını yitiren sigortalı Satılmış Gökçe’nin hak sahibi eşinin maddi zararının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, 149.193,80TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Dosya kapsamından, davacının aynı olay nedeniyle öncesinde İstanbul 4.İş Mahkemesinde açtığı tazminat davalarının Dairemizin 12.04.2012 tarihli “düzeltilerek onama” kararı kesinleştiği, kesinleşen bu tazminat davalarında davacı eş bakımından 14.781,08TL maddi zarar hesaplandığı ve bu zararın taleple bağlı kalınarak 100,00TL’sinin hüküm altına alındığı anlaşılmıştır.
Temyize konu edilen 05.11.2013 tarihli Mahkeme kararında sair yönlerden bir yanlışlık bulunmamakla birlikte, kesinleşen İstanbul 4.İş Mahkemesinin 2009/308Esas sayılı dosyasında davacı eş için hesaplanan maddi zarar miktarının 14.781,08TL olmasına göre 05.11.2013 tarihli kararda davalı İstanbul Büyükşehir Belediyesi yararına oluşan usuli kazanılmış hak durumunun göz ardı edilerek neticeye varılması doğru bulunmamıştır. Şöyle ki ; Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda “usuli kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin yada tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir. Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bu kesinleşme durumu hükmü temyiz etmediği için bozma ilamında lehine bozma nedeni belirtilmeyen taraf içinde söz konusudur. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremeyeceği gibi bozma ilamında lehine bozma nedeni belirtilmeyen taraf lehine de mahkemece ilk karardakinden daha fazla menfaate hükmedemez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK). Kazanılmış haklar Hukuk Devleti kavramının temelini oluşturan en önemli unsurlardandır. Kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan yorumlar Anayasanın 2.maddesinde açıklanan “Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir” hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi toplumsal kararlılığı, hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır, belirsizlik ortamına neden olur ve kabul edilemez. Yargıtay içtihatları ile kabul edilen “usuli kazanılmış hak” olgusunun, bir çok hukuk kuralında olduğu gibi yine Yargıtay içtihatları ile geliştirilmiş istisnaları bulunmaktadır, Mahkemenin bozmaya uymasından sonra yeni bir içtihadı birleştirme kararı (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK) ya da geçmişe etkili bir yeni kanun çıkması karşısında, Yargıtay bozma ilamına uyulmuş olmakla oluşan usuli kazanılmış hak hukukça değer taşımayacaktır.
Tüm bu açıklamalardan sonra somut olayda, öncesinde açılan ve Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleşen İstanbul 4.İş Mahkemesinin 2009/308Esas sayılı dosyasında davacının karşılanmamış maddi zararının 14.781,08TL olarak hesaplanıp bu miktarın 100,00TL’sinin de hüküm altına alınmasına göre davacının lehine kararlaştırılabilinecek maddi tazminat miktarının 14.681,08TL ile sınırlı olduğu açıktır. Bu noktada Mahkemenin 05.11.2013 tarihli kararında yukarıda açıklanan nedenlerle davalı İstanbul Büyükşehir Belediyesi yararına oluşan usuli kazanılmış hak durumu göz ardı ederek davacı yararına İst.4.İş Mahkemesinin 2009/308Esas sayılı dosyasında kesinleşip hüküm altına alınmayan maddi zararından daha fazla maddi tazminata karar vermesi doğru görülmemiştir.
O halde, davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 07/04/2014 gününde oy birliğiyle karar verildi.