Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/4879 E. 2014/12208 K. 02.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/4879
KARAR NO : 2014/12208
KARAR TARİHİ : 02.06.2014

MAHKEMESİ : Mersin 4. İş Mahkemesi
TARİHİ : 31/12/2013
NUMARASI : 2012/51-2013/613

Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekil tarafından duruşma talep edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan ve temyiz konusu hükme ilişkin dava, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hallerden hiçbirine uymadığından Yargıtay incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

KARAR

Dava, 21.03.1995 tarihindeki iş kazasında yaralanan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemlerine ilişkindir.
Mahkemece, 53.885,71TL maddi, 5.000,00TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Dosya kapsamındaki kayıt ve belgelerden, 21.03.1995 tarihindeki zararlandırıcı olayın iş kazası olduğu, kaza nedeniyle sigortalının %9.10 oranında sürekli iş göremezliğe maruz kaldığı, kazanın oluşumunda tarafların eşit kusurlu olduğu, maddi ve manevi tazminat davalarının 15.06.2005 tarihinde açıldığı, davacının 30.10.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat miktarını 52.885,71TL daha artırdığı, davalının hem dava dilekcesi ile talep olunan tazminatlar hem de ıslahen talep olunan maddi tazminat kısmı için süresinde zamanaşımı def’in de bulunulduğu anlaşılmıştır.
Dava konusunun iş kazasından kaynaklanan zararların tazminine ilişkin olduğunun kabulü sonrasında işbu davada uyuşmazlık konusu olan öncelikli husus, bu tür davalarda gerek 818 sayılı B.K.’nun 125. maddesi gereğince gerekse 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 146.maddesinde belirtilen 10 yıllık zaman aşımı süresinin dolup dolmadığı noktasında toplanmaktadır.
Uygulama ve öğretide kabul edildiği üzere, zamanaşımı failin ve zararın öğrenildiği tarihten başlatılmalıdır. Zarar görenin zararı öğrenmesi demek, zararın varlığı, mahiyeti ve esaslı unsurları hakkında bir dava açma ve davanın gerekçelerini göstermeye elverişli bütün hal ve şartları öğrenmiş olması demektir.
Somut olayda, davacı’nın 21.03.1995 tarihindeki iş kazasına ilişkin maddi ve manevi tazminat istemleri ile ıslahen artırılan maddi tazminat kısmına ilişkin davalı yanın süresinde zamanaşımı def’i’nde bulunduğu anlaşılmakla Mahkeme’nin talep konusu olan bu tazminatların zamanaşımı nedeniyle reddi yerine kabulüne karar vermesi hatalı olmuştur.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı şirket vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 02.06.2014 gününde oy birliğiyle karar verildi.